Kadına yönelik şiddet; coğrafya, mezhep, kimlik, sınır tanımayan bir insanlık suçudur. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmanın utancı, sığınma evlerinden tasarruf etmeye çalışan zihniyet, kadınların yaşam hakkını “ailenin bekası”na feda eden anlayış…
CHP, Türk siyasetinin sancak gemisidir. Hasar almış olsa dahi içinde bu hasarı giderecek kurmay akla ve teknik kadroya sahiptir. Türk demokrasisinin geleceği için sancak gemisi dimdik ayakta kalmalıdır.
Modern literatürde çoğu zaman yanlış anlaşılan anacıl toplumlar, “kadın tahakkümü” değil, çoğunlukla eşitlikçi, dairesel, hiyerarşi-dışı bir siyasal mantık kurarlar.
CHP gerçekten kirden, pastan, akçeden, tortudan sıyrılıp kendine bakacak mı? Kendini sorgulayacak mı? Yoksa kısa vadeli güç hesaplarının, yüksek sesle konuşan dar bir çevrenin yön verdiği bir hatta mı sıkışacak?
Şiddetin bittiği yer, kadının özgürleştiği an değil; insanın kendi vicdan ve ahlakıyla barıştığı andır. Ve insan kendisiyle barıştığı an ihanet etmeyi bırakır.
Gürsel Tekin, “Parti demokrasisinin gereği olarak her üyenin iradesinin sandığa eksiksiz yansıması bizim en temel önceliğimizdir. Geçmişte yaşanan hataların tekrarlanmaması için tüm süreçleri titizlikle takip edeceğiz” vurgusu yaptı.
Özel’in siyaseti gündemde kalmaya ve sert çıkışlar yapmaya odaklı. Kameralara oynayan hamleler araç olabilir; ama partiyi ayakta tutacak omurga olamaz.