Aylardır Cumhuriyet Halk Partisi’nin emektarları kandırılarak ve çeşitli algı oyunlarıyla miting miting dolaştırılıyor.
Ülkenin gerçek gündemi unutturuluyor.
Aşağı Ekrem, yukarı Ekrem…
CHP’nin tarihi, ilkeleri, örgütü ve halkla kurduğu bağ adeta askıya alınmış durumda.
Parti, bir kişinin etrafında dönen dar bir ajandaya hapsedilmiş vaziyette.
Peki soralım:
CHP İstanbul İl Başkanlığı kimin?
Kim il başkanı, kim sorumlu?
Kim yönetiyor, kim seyrediyor?
Bugün gelinen noktada CHP İstanbul İl Başkanlığı binası, fiilen ofis gibi kullanılan, iki başlı, yetkisiz ama koltuk sevdalısı bir yapının vitrini haline getirilmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına ve emanetine çökenler, bu tabloyu izlemekle mi yetinecek?
Kamuoyuna açık bilgiler ortadadır.
Ekrem İmamoğlu hakkında çeşitli adli soruşturma ve kovuşturma süreçleri yürütülmektedir.
İddianameler düzenlenmiş, yargısal işlemler devam etmektedir.
Yine kamuoyuna yansıdığı üzere; İstanbul genelinde, söz konusu kişiyle ilgili afiş, poster ve görsel materyallerin kamu düzeni, seçim mevzuatı ve idari yasaklar kapsamında toplatılmasana ya da kaldırılmasına dair idari kararlar alınmıştır.
Hal böyleyken soruyoruz:
🔴 Aynı nitelikteki görseller kamusal alanlardan kaldırılırken,
🔴 CHP İstanbul İl Başkanlığı binasının dış cephesine, kamusal alandan açıkça (Günde milyonlarca aracın geçtiği TEM otoyoluna cephe) görülebilecek şekilde brandalı dev bir posterin asılması neyin göstergesidir?
Bu durum fiilen kamusal görünürlük oluşturmakta, hukuki ve idari açıdan ciddi tereddütler doğurmaktadır.
Parti binası, hukukun etrafından dolaşılan “özel alan” mı sanılmaktadır?
Bu afişin;
📌 Mevzuata uygunluğu,
📌 Kamu düzeni ve adli süreçlerin selameti,
📌 Eşitlik ve hukuka saygı ilkeleri
açısından değerlendirilmesi artık kaçınılmazdır.
Aynı afişler sokaktan kaldırılırken, parti binasında sergilenmesi;
hukuka meydan okuma mı,
yargıya baskı girişimi mi,
yoksa örgüt aklıyla bağını koparmış bir siyasal körlüğün tezahürü müdür?
Bu nedenlerle;
söz konusu posterin hukuki durumunun tespiti,
gerektiğinde ilgili idari mercilere bildirimde bulunulması
ve mevzuata aykırılık varsa gereğinin yapılması bir tercih değil, zorunluluktur.
CHP bir kişinin şahsi kampanya alanı değildir.
CHP, Atatürk’ün mirasıdır.
Ve o miras, posterle değil ilkeyle,
afişle değil hukukla,
kişilerle değil halkla taşınır.
Aksi hâlde bu gidişin adı CHP değil,
EKREMİST-ANBUL’dur.