Kırk yamalı bir bohça… Güveler sarmış her yeri; sağdan soldan yemeye başlamış. Tam bu keşmekeşte bir usta el devreye girmiş; kumaşın can damarına güvenin müdahalesini engellemiş, sağlam kalan bölümleri bir potada, bir yörüngede tutmuş ve yeni, tertemiz bir heybe yapmış!
Buraya da sarmış bir şekilde, eski güvelerin bir kısmını izale etmiş ve geleceğe muhkem bir emanet, nadide bir miras bırakmış.
Usta terziye binlerce selam, rahmet ve minnet…
Gazi Mustafa Kemal Atatürk — ömrü cephelerde geçmiş bir Osmanlı paşası! Kurtuluş Savaşı’nın başkomutanı… Yeni bir ümidin merkezi olmak her babayiğidin harcı değil.
Adeta yoktan var olan bir ülke…
Okur-yazar sayısı son derece az; doğru dürüst fabrikası olmayan bir memlekette, köyleri geçtik, çoğu illerde elektrik yok…
Bugün günün hemen her anında içmeye doyamadığımız çay o dönemde lüks bir zengin içeceği; şeker desen fukaranın hayali, kahve bile zenginlik alameti… Ülkenin hâli pürmelâli bu şekildeydi o dönemde!
Bugün, güvenli ve özgür bir biçimde geriye dönük olumsuz söylemlerde ve yorumlarda bulunan gâfiller bunu görmekten de aciz, yazık ki!
Şu an şeker ithal ederken, Cumhuriyet kurulduktan sonra açılan şeker fabrikalarının önemi daha da iyi anlaşılmalı.
Çarık giyen vatandaşa ayakkabı imal eden Sümerbank az bir şey değil; cidden, Cumhuriyet bu millet için büyük bir kazanım!
Gençler başta olmak üzere aklıselim sahibi herkes, Büyük Önderimizin sönmeyen ateşinin, altı ilke ve devrimlerinin öneminin ve kıymetinin farkında.
Aklını kiraya verenlerin ya da satanların bunu anlamasını beklemek ise saflık olur!
Yazık olsun gaflet, dalalet ve ihanet ehline!
Selam olsun, “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir!” diyen başkomutanın, devletimizin kurucusu Büyük Önder’in yolunda kararlılıkla yürüyenlere…
Binlerce kez rahmet, şükran ve minnet hislerimizle, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sönmeyen ateşine…
Yolu aydınlık olanların karanlıkla işi olmaz!
Numan CENGİZ