HDP Eski Eş genel Başkanı Selahattin Demirtaş‘ın da aralarında bulunduğu, 18’i tutuklu 108 Kürt siyasetçinin yargılandığı Kobanî davasının 27. duruşma süreci, Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi‘nde bu hafta görülüyor.
Dava kapsamında dün Diyanet İşleri Başkanlığı, davaya müdahillik talebinde bulundu.
Demirtaş ve arkadaşlarının cezalandırılmasını isteyen Diyanet, dilekçesinde, “Kamu hizmeti sağlayan kurumumuzun yönetiminde olan camilerin terör eylemleri sebebiyle zarar görmesi toplum nezdinde devleti itibarsızlaştırmaya yöneliktir” dedi.
‘Sapık akım ve kurumlar’
DW Türkçe’nin ulaştığı dilekçede, Diyanet’in, “Toplumun dini, ahlaki ve manevi değerlerini sürekli ayakta tutan, bütün insanlığın barış ve huzuruna katkı sağlayan, İslâm Dini ile ilgili her konuda referans alınan en etkin ve en saygın bir kurum” olduğu öne sürüldü.
Davaya konu kişilerin fiil ve davranışlarının, bu durumu temelden sarsan ve telafisi imkânsız sonuçlara sebep olduğu savunulan dilekçede, ‘Nitekim vicdanlara hitap eden din hizmetlerinde itimat ve güvenin kaybolması halinde boşluk kabul etmeyen bu alanın çeşitli sapık akım ve gruplara kalacağı tartışmasızdır’ denildi.
Dilekçede, şu ifadelere yer verildi:
“Hukukun üstünlüğünü ve devlet otoritesini tanımayan, güçsüzlüklerini gizlemek amacıyla halka karşı şiddet kullanmaya yönelen ve uluslararası destek gören örgütlerin, siyasi hedeflere ulaşmak için masum insanları bile hedef alabilen eylemleri maddi ve manevi kayıplara sebep olmaktadır. Bu eylemlerin ülke ekonomilerine de büyük zararlar verdiği bilinen ve tartışılmaz bir gerçektir. Terör, kitlelere yönelik hedef gözetmeyen şiddet eylemleriyle, toplumun güven duygusunu ortadan kaldırarak devletle toplum arasında güveni zedelemektedir.
“Camilerin, terör eylemleri sebebiyle zarar görmesi toplum nezdinde devleti itibarsızlaştırma amacı taşıyor. Dış ve iç kaynaklı, yıkıcı, bölücü ve her türlü tehdit ve terör olaylarını bertaraf ederek halkımızın sevgi, kardeşlik, barış, huzur, güven, birlik ve beraberlik içinde hiçbir korku ve endişe hissetmeden yaşamlarını sürdürmesi için terör eylemleriyle ülkemize zarar veren kişilerin cezalandırılması ve dolayısıyla halk nezdinde devletimizin itibarının güçlendirilmesi gerekmektedir.”