Cumhuriyet Halk Partisi, Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı döneminde, bir taraftan “Helalleşme” politikası ile farklı toplumsal kesimlerle ve demokratik bir düzen talep eden partilerle bir araya gelirken, diğer taraftan iktidar ve onun uzantısı konumundaki yapılarla sert bir mücadeleye girmişti.
“5’li Çete” vurgusu, sadece beş şirketi kast etmekten öte, AKP iktidarı eliyle yaratılan “Ayrıcalıklılar Düzeni”ne bir tepkiydi.
Evet, Erdoğan’ın dönemi, ülkede her anlamda ayrıcalıklı insanlar yarattı. Tayinlerde, terfilerde, ihalelerde ve işe alımlarda hep birileri gözetildi.
Sonuç olarak, birileri bir eli yağda bir eli balda yaşamaya başlarken, toplumda demokrasiyi ve etik değerleri ayakta tutan orta kesimler iyice yoksullaştı; yoksullar daha da yoksullaştı. Kılıçdaroğlu’na göre, yoksullaşmamızın en önemli nedenlerinden biri, sadece beceriksiz ekonomi yönetimi değil, aynı zamanda kaynağı belirsiz servet transferleriydi. Erdoğan’ın anlaşılamayan ekonomi politikasıyla, nereye gittiği belirlenemeyen paraların peşine düştü.
128 milyar dolar meselesi bunların başında geliyordu. Ancak Kılıçdaroğlu, yaptığı incelemelerin sonunda, yıllar içinde hazineden çalındığını iddia ettiği rakamın toplamının 418 milyar dolar olduğunu öne sürerek, bu tespitlerinden sonra suikast tehditlerinin arttığını söylemişti.
5 Şubat 2023 günü yaptığı konuşmada, Sayıştay’a da seslenerek, “İktidara geldiğimizde o raporlarda 418 milyar doları görmezsem, görevinizi layıkıyla yerine getirmemişsiniz demektir. Vallahi de billahi de raporda görmezsem, yakarım sizi” demişti. İktidar, hiçbir zaman Kılıçdaroğlu’nun bu iddialarına tatmin edici bir cevap veremedi; onun yerine seçimde montaj videolara başvurdu. Keza söz konusu şirketler de kaderlerini bağladıkları AKP iktidarına desteklerini sürdürdüler.
“5’li Çete” söylemi zayıfladı
Sonuç olarak, seçim kaybedildi ve aynı günün sabahında işareti verilen “Değişim” sonrasında CHP yönetimi de değişti. Yeni gelen CHP yönetimi, Kılıçdaroğlu dönemi kadar “5’li Çete”den ve kayıp 128 veya 418 milyar dolardan bahsetmedi. Normalleşme adı altında, iktidara oy veren seçmenlerin de kazanılacağı belirtilerek, özellikle Erdoğan’ı hedef alan sert söylemlerin ters teptiği iddia edildi.
Sonuç olarak, CHP, kayıp 128 milyar doların peşini bıraktı; ama zeytinyağı misali üste çıkma konusunda mahir olan iktidar bu sefer, emrindeki müfettişler aracılığıyla, CHP’li Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyeleri’nin düzenledikleri konserlerde fahiş ücretler ödendiği iddiasının peşine düştü.
Üstelik AKP belediyeleri döneminde bugünkü konser harcamalarının kat kat üstünde harcama yaptığı bilindiği halde.
CHP, normalleşeyim derken AKP iktidarı karşısında iki sene öncesine kadar kovalayan konumundayken kovalanır duruma geldi.