HALKWEBPolitikaCHP’nin adayını şimdiden belirlemesi doğru mu?

CHP’nin adayını şimdiden belirlemesi doğru mu?

CHP’nin adayını erken ilan etmesi ve bu kişinin öne çıkarak muhalefetin dozajını yükseltmesi, Özel’in başarısızlığından kaynaklanan lider boşluğunu doldurabilir mi?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’in partinin cumhurbaşkanı adayını belirlemek amacıyla üyelerin katılacağı bir ön seçim yapılacağını açıklaması, geçtiğimiz günlerde siyasetin en çok konuşulan konularından biri haline geldi. Açıklanan karar sonrasında, Seçim ve Hukuk İşleri’nden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Avukat Gül Çiftçi’nin ekibi, yapılması beklenen ön seçim için çalışmaya başladı.

Partinin yetkili kurullarında ön seçim kararının alınmasının ardından 20 günlük bir süre içerisinde hazır hale gelineceği iddia ediliyor.

Ön seçimin Mart ayı içerisinde yapılması bekleniyor. Yapılması halinde seçim bir gün içerisinde tamamlanacak. 1 milyon 600 bin üyenin ne kadarının ön seçime katılacağı ise şimdilik muamma. Ancak, büyük bir katılım beklenmediği de tahminler arasında. Seçim, internet üzerinden değil, sandığa oy atma şeklinde olacak. Geçtiğimiz tüzük kurultayında kabul edilen “Aktif üyelik” sistemi 2025 yılı Eylül ayından itibaren yürürlüğe gireceğinden, ön seçimde uygulanmayacak. Aktif üyelik sisteminde parti içi seçimlerde oy kullanmak için en az bir yıldır üye olma şartı aranacak. CHP’de sosyal medyada dillendirilen herhangi bir adayın toplu üye kaydı yaparak seçimi manipüle edebileceği yönündeki endişeler gerçek dışı bulunuyor. Ancak öte yandan, ön seçim süreci partiye yeni üye kazandırmak için bir fırsat olarak görülüyor.

Anketler İmamoğlu’nun fikrini nasıl değiştirdi?

Cumhurbaşkanı adayının üyelerce belirlenmesinin daha çok Ekrem İmamoğlu ve ekibinin talebi olduğu biliniyor. İşlerin bu noktaya gelmesi ise aslında 2023 seçimlerinden önceki tartışmalara dayanıyor. O günlerde çoğunlukla İmamoğlu’na bir kısmı da Yavaş’a yakın çevreler, adayın anketlere bakılarak değerlendirilmesi ve en çok oy alabileceği görülen kişinin aday olması gerektiğini söylüyordu. Seçimin kaybedilmesinden sonra da Kılıçdaroğlu’na yönelik eleştirilerin başında, anketlerde İmamoğlu ve Yavaş’ın önde olmasına karşın neden onlardan biri için feragat etmediği yönündeki eleştiriler geliyordu. O günlerde katıldığım yayınlarda, salt ankete dayanarak aday ilan etmenin riskli olduğunu belirtmiş, bu talebin günü geldiğinde İmamoğlu’nun da başına bela olabileceğini söylemiştim. Gerçekten de CHP’de bir değişim oldu ve yeni yönetim seçildi. Ancak yapılan anketlerde Mansur Yavaş’ın daha sık önde görülmesinin, İmamoğlu cephesini yeni bir arayışa ittiği ve bunun da parti içindeki etkilerinin daha fazla olması nedeniyle ön seçim talebi olduğu anlaşılıyor. Her halükarda CHP’nin adayını belirlerken sadece ön seçime bağlı kalmayacağı bilinse de, ön seçimde kazanan kişinin ciddi avantaj elde edeceği de muhakkak. Bugünkü koşullarda Ekrem İmamoğlu’nun CHP üyelerine dayalı bir ön seçimde çıkma ihtimali daha yüksek gibi.

 Adayı erken tespitin riskleri neler?

Peki, CHP adayını erken belirlemeli mi? Bu önemli sorunun cevabın baştan “Evet” ve “Hayır” demeden daha detaylı konuşulması gerektiğini düşünüyorum. Öncelikle CHP’nin adayının erken ilan edilmesinin riskleri nelerdir? İtirazlar genel olarak şu şekilde..

• Şimdiden aday ilanı, halkın gerçek gündeminden uzaklaşarak partiyi iç tartışmalara sürükler. İmamoğlu ve Yavaş rekabeti partiyi böler.
• İktidarın erken seçime gitme ihtimali yok. Üç yıl öncesinden ilan edilecek aday, bu süre zarfında yıpranır ve partide çift başlılık oluşur.
• İmamoğlu’nun şimdiden aday ilan edilmesi, Yavaş’ın CHP’den ayrılması riskini doğurabilir; bu durumda Yavaş ayrı bir çatıda seçime katılabilir.
• Aday belirlendikten sonraki süreçte, diğer adayın anketlerde daha fazla oy aldığı görülürse değişiklik yapma şansı olmaz

Özgür Özel lider boşluğu yarattı

İki ay öncesine kadar “Aday ilan edilmeli mi?” sorusu sorulduğunda yukarıdaki nedenleri sıralayarak “Kesinkes hayır” diyordum. Ancak bugün için bu konunun biraz daha detaylı konuşulması, üzerine düşünülmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü fiili bir durum oluştu. Siyaset, matematik gibi değildir. Matematikte 2+2=4’tür. Ancak siyaset, ister istemez günün koşullarından ve halkın duygu düşüncelerinden etkilenir.

Bugün yerel seçim zaferinin ardından kazanılan moral üstünlük, Özgür Özel’in nedeni hâlâ tam anlaşılamayan normalleşme girişimlerinin başarısızlığa uğramasıyla heba olmuştur. İktidarın yargı sopasını kullanıp hukuku zorlayarak yaptığı operasyonlar, muhalif insanlarda hem bugün hem de gelecek için büyük endişe yaratmaktadır. Normal şartlarda muhalefetin yükseltilerek iktidarın erken seçime zorlanması gerekmektedir. Ancak kimse Özgür Özel’in yönetimindeki CHP’den böyle bir başarı beklemiyor. İşin kötü tarafı, cumhurbaşkanı adayı olmayacağım demesi aslında “Gerçek lider ben değilim” anlamına da gelmektedir. İddiası olmayanın halk da arkasında durmaz. Örgütsüz toplumun, kendi başına harekete geçip muhalefeti yükseltmesi zor görülüyor.

Adayı erken ilan etmek faydalı olabilir mi?

Erken aday ilan etmenin risklerini saydıktan sonra ilan edilmesi halinde acaba şu avantajları olabilir mi? Şimdi de bunları sıralayayım.

CHP’nin adayını erken ilan etmesi ve bu kişinin öne çıkarak muhalefetin dozajını yükseltmesi, Özel’in başarısızlığından kaynaklanan lider boşluğunu doldurabilir mi?

Adayın erken ilan edilmesi CHP’de tartışma başlatabilir mi? Evet, o risk var. Ancak bugün varılan noktaya bakınca bazen diyorum ki, keşke Kılıçdaroğlu, seçimden bir yıl önce “Ben adayım” deseydi de Akşener ayrılacaksa o gün yolunu ayırsaydı. Belki bu, İmamoğlu ve Yavaş’ın o günlerde aday olma umutlarını erkenden bitirir, Akşener’in eliyle CHP kamuoyunda yaratılan tartışmanın parçası olmalarını engellerdi. Sonuçta uzayan sürecin muhalefetin lehine olmadığı anlaşıldı.

O nedenle, eğer bir kıyamet kopacaksa, erken kopması mı doğru? Ona göre adaylar yol haritalarını çizip günün sonunda orta bir noktada buluşabilir mi? Tabii burada önemli olan, olası bir rekabetin yıkıcı olmaması.

Evet, her iki görüşü de savunan çevrelerin görüşlerini de dikkate alarak adayın erken ilan etmenin olası risklerini ve olası avantajlarını sıralamaya çalıştım. Bu nedenle bu nazik konuda bugünden kesinkes hayır ve hayır demek yerine CHP ve demokrat çevrelerde daha detaylı tartışılması ve bu tartışmaları yaparken de tarafgirlik içerisinde davranmamamız gerektiğini düşünüyorum. Sora sora Bağdat bulunur misali, düşünerek, sorgulayarak doğru yolu bulacağız. Ancak bu sefer kaybetme şansımız yok. Yoksa ensemizdeki sille daha da sert olur. Hiçbir şey, Türkiye’nin artık yeni bir iktidara ihtiyacı olduğu gerçeğinden daha önemli değil.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR