HALKWEBPolitikaBahçeli’nin Öcalan’ı Meclis’e getirme projesinin fikir babası belli oldu

Bahçeli’nin Öcalan’ı Meclis’e getirme projesinin fikir babası belli oldu

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “Öcalan gelsin Meclis kürsüsünden terör örgütünü lağvettiğini açıklasın” çağrısının yankıları sürüyor. Bahçeli’nin projesinin fikir babası ise tanıdık bir isim.

1 Ekim tarihinde yapılan Yeni Yasama Yılı açılışında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Parti eş başkanları ve milletvekilleri ile tokalaşması, Türkiye’de yeni bir döneme girildiğinin ilk işareti oldu. Ancak bunun nasıl bir dönem olacağına dair kimsenin fikri yoktu.
Bahçeli, birkaç hafta sonra da partisinin Meclis grubunda yaptığı konuşmada ise el yükseltti.
“Şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın” diyerek yeni bir çözüm sürecin en somut ve en radikal önerisini yaptı. Ancak bunun yeni bir ‘Çözüm süreci’ olmadığının altını çizdi. Kürt sorunu diye bir sorun olmadığını da savundu.

@YouTube

“Al bu ipi as…”

MHP lideri Devlet Bahçeli, 2007 genel seçimlerine gidilirken 30 Haziran’da yaptığı Erzurum mitinginde, yanında getirdiği idam ilmeğini çıkarıp, “İp alacak paran yoksa al da as” diyerek Erdoğan’a Abdullah Öcalan’ı asma çağrısı yapmıştı.

2002’de idam cezası alan Abdullah Öcalan’ın asılmaması için idam cezasının kaldırılmasına karşı çıkmayarak yasanın değişmesinin önünü açan Bahçeli, 5 yıl sonra Öcalan’ı astırmak için Erdoğan’a ip atıyordu.

17 yıl sonra bu kez kendisi Öcalan’ı İmralı’dan çıkarmayı öneriyor, bu kez de o dönem kendisi ile siyaset yapan ve şimdi İYİ Parti Genel Başkanı olan Müsavat Dervişoğlu tarafından kendisine idam ipi atılıyordu.

@MHP_Bilgi

Ardaki fark, Bahçeli’nin attığı ip Erzurum’da meydanda kaybolurken, Dervişoğlu’nun Meclis kürsüsünden attığı ip ise Bahçeli tarafından alınarak makam odasında askıya asıldı!

Fikir babası kim?

Peki ne oldu da 17 yıl önce Erdoğan’a Öcalan’ı asması için ip atan Bahçeli, bugün Öcalan’ı İmralı’dan çıkartıp Meclis’e getirmek istedi? Ortadoğu’da yaşanan kimi gelişmeler bir yana, Bahçeli’nin çevresindeki kadroya bir göz atmak da bu konuda aslında fikir veriyor.

Türköne’nin cezaevinden çıkartılması

Türkiye’de yakın dönemde bazı kritik isimlerin cezaevinden çıkartılmasında Devlet Bahçeli’nin imzası var.

Alaattin Çakıcı’nın tahliyesi için infaz yasasında özel değişiklik yaptırmış, Çakıcı da bunun karşılığında tahliyesinin ardından ilk ziyaretini Bahçeli’ye yapmıştı .

15 Temmuz darbe girişiminin ardından tutuklanan Nazlı Ilıcak ve Ahmet Altan’ın mahkeme kararıyla tahliye edilmesine “Bazı FETÖ davalarıyla ilgili kamuoyuna açıklanan kararlar milli vicdanı oldukça rahatsız etmektedir” diyen MHP lideri, 2020’de çarpıcı bir çıkış yaptı.
Bahçeli, “Osman Kavala’nın, Altan kardeşlerin, Nazlı Ilıcak’ın ve daha pek çok sorunlu kişinin masum gösterilmeye çalışıldığı bir yerde şehit ağabeyi Mümtaz’er Türköne’nin davası tekraren ve titizlikle değerlendirilmelidir” diye bir paylaşım yaptı.

@dbdevletbahceli

Bahçeli’nin bu çıkışının ardından Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi, tutuklu yargılanan Türköne’ye “silahlı terör örgütü üyeliği” suçundan verilen hapis cezasını bozdu. Bahçeli’nin çıkışı ile Türköne’nin tahliyesi arasında 3 ay bile geçmedi.

12 Eylül 1980 darbesi öncesinde bir dönem Ülkü Ocakları Derneği Yönetim Kurulu üyeliği de yapan Prof. Mümtaz’er Türköne’nin kardeşi Mustafa Türköne, 1979 yılında sol bir örgüt tarafından öldürülmüştü. Bahçeli’nin Türköne için kefil olmasının nedeni işte bu olaydı.

“Öcalan Bodrum’a paşa olarak yollansın”

Mümtazer Türköne, daha sonra FETÖ’den kapatılan Zaman gazetesinde yazarken 2009 yılında Akşam gazetesine bir röportaj verdi.

Türköne, çözüm sürecinden yıllar önce verdiği bu röportajda şöyle diyordu:

“Türkiye bu açılım ile kendisini perişan eden sorunu çözecekse, Abdullah Öcalan’ın gözlem altında tutulması, zorunlu ikamet gibi yöntemler düşünülebilir. Bu, bir isyan bastırma yöntemi eğer devlet açısından bakarsak. Devlet isyan bastırıyor. Bunun için devlet isyanın elebaşlarını affeder. Osmanlı çok isyan bastırmış bir devlettir. İsyanı bastırırken isyanı başlatanı affeder, çok uzak bir vilayete atar, sonra da maaş bağlar ona. Bir de ayrıca paşa rütbesi verir. Bunlara da ‘başıbozuk paşası’ derler. Osmanlı’da 3 tür paşa vardır: Askeriye paşası, mülkiye paşası, başıbozuk paşası. Yani Apo’ya paşa rütbesi verilebilir Osmanlı mantığıyla yaklaşırsanız. – Bir örnek var mı Osmanlı tarihinden verebileceğiniz? Tezakir’in 4’üncü bölümünde 1860’lı yıllarda Ahmet Cevdet Paşa’nın Kozandağı isyanını bastırmaya gidişi anlatılır. İsyanı aşiret reisleri ve halkın önde gelenleri ile oturup konuşup, isyancılarla uzlaşınca, asilerin başındakilere paşalık rütbesi verip, Edirne’ye mecburi ikamete gönderiyor. Çukurova’dan Edirne’ye sürülüyor yani. Sonra da maaşa bağlanıyor. – Abdullah Öcalan’ı nereye süreceğiz peki bu senaryoda? Osmanlı gibi büyük düşünülmesini öneriyorum. Bana kalırsa, Bodrum’a, Bodrum Türkbükü’ne gönderilmesini öneriyorum. Cevdet Paşa olsa, öyle yapardı diyelim.”

İşte o günlerde Öcalan’ın tahliye edilerek Türkbükü’ne gönderilmesini öneren Türköne, bugün kendisini cezaevinden çıkaran Devlet Bahçeli’nin ‘Öcalan’ı Meclis’e getirme’ projesinin de fikir babası.

Tahliyenin ardından kamuoyu önüne çıkmayan Mümtazer Türköne, pek bilinmeyen bir haber sitesinde zaman zaman yazılar kaleme alıyor.

Türköne, tam da Devlet Bahçeli’nin Öcalan çıkışının ardından önce Esenyurt’ta CHP’li belediyeye, ardından Mardin, Batman ve Halfeti’de DEM Parti’li belediyelere kayyım atanması ile ‘süreç başlamadan bitti mi?’ diye sorulurken çarpıcı bir yazı kaleme aldı.

“Devlet, Hükümete karşı” diyerek durumu özetleyen Türköne, Öcalan çıkışından Erdoğan’ın, kayyım hamlesinden ise Bahçeli’nin haberinin olmadığını belirterek ‘Devlet projesi’ dediği bu projeye hükümetin (Erdoğan) direnmesinin bir erken seçime yol açabileceğini belirterek Erdoğan’a gözdağı gibi bir mesaj da verdi.

Öte yandan Erdoğan’ın kendisine en yakın isimlerden biri olan Abdülkadir Sevi üzerinden “Haftaya bambaşka bir gündemimiz olacak. Bunu laf olsun diye söylemiyorum” mesajı vermesi, Cumhur İttifakı içinde süreç ve yöntem konusunda bir fikir ayrılığı olduğunu ve karşılıklı sürpriz hamlelerin gelebileceğini de gösterdi.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR