Ekrem İmamoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi üyesi olup, 2014 yılında Beylikdüzü İlçesi Belediye Başkanlığı yapmış; akabinde 2019 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmiş ve yine 2024 yılında bir kez daha İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmiş olan bir isimdir.
Ekrem İmamoğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturmada 19 Mart 2025 tarihinde göz altına alındı ve devamında suç örgütü kurmak ve yönetmek, irtikap, rüşvet almak, ihaleye fesat karıştırmak, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek suçlamaları karşısında kaçma ve saklanma ihtimali yüksek bulunarak tutuklanmış ve resmi adı Marmara Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü, bilinen adı Silivri Cezaevi olan yere götürülmüştür.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca düzenlenen ve kamuoyunda “Ekrem İmamoğlu Çıkar Amaçlı Suç Örgütü İddianamesi” olarak bilinen 11.11.2025 tarihli iddianamesinde;
– Ekrem İmamoğlu’nun çıkar amaçlı bir suç örgütünün lideri olduğu,
– Belediyelerdeki ihale, ruhsat ve imar süreçlerinden elde edilen gelirlerin bir bölümünün (%10–15) örgütsel bir “sistem”e aktarıldığı,
– Bu sistemin yalnızca maddi zenginleşme değil, aynı zamanda CHP’nin ele geçirilmesi ve parti içi iktidarın kontrol edilmesi amacına hizmet ettiği,
vs. hususlar yer almaktadır.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir başka soruşturma sonucunda “Resmi Belgede Sahtecilik” suç ithamıyla hakkında 25 Haziran 2025 tarihli “İddianame” ile “ceza davası” açılmıştır ve İstanbul 59.Asliye Ceza Mahkemesi’nde kovuşturma süreci devam etmektedir.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kamuoyunda “şaibeli kurultay” soruşturmasının 30.05.2025 tarihli “İddianame”sinde de sanık durumundadır. Söz konusu “İddianame” ile açılan “ceza davası” Ankara 26.Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam etmektedir. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile Yüksek Disiplin Kurulu Başkanı Av.Turan Taşkın Özer’de, “şaibeli kurultay” soruşturmasında şüpheli olarak yer almakta olup, soruşturma izni için düzenlenen fezlekeler, T.B.M.M’ye gönderilmiştir.
Ayrıca; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü bir başka soruşturmada İmamoğlu 27.10.2025 tarihinde “siyasal casusluk” suç ithamıyla çıkarıldığı Sulh Ceza Hakimliğince tutuklanmıştır.
İmamoğlu’na İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamelerinde yer alan hususları bir tarafa bırakalım.
Bana göre çok daha önemli bir husus vardır ve söz konusu husus sebebiyle bile İmamoğlu’nun CHP’nin “Cumhurbaşkanı adayı” statüsünün sona erdirilmesi ve tedbirli olarak disiplin kuruluna sevk edilerek CHP üyeliğinin sona erdirilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Yüksekögretim Kurulu (YÖK)’nun 17 Şubat 2025 tarihli raporunda, İmamoğlu’nun, 1990 yılında YÖK tarafından tanınmayan Girne Amerikan Üniversitesi İletişim Fakültesi, İşletme Yönetimi Bölümü’nde eğitim görmekteyken, İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’ne yatay geçiş yaptığı tespit edilmiştir. Ancak; geçiş yaptığı bölümün, kaynağı olan kurumla akademik uyum içinde olmadığı ve geçişin hem bölüm türü hem de not ortalaması, kontenjan usulleri ve belge doğruluğu açısından usulsüz olduğu raporlanmıştır.
İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü tarafından kurulan İnceleme Komisyonu’nun 17 Mart 2025 tarihli raporunda bu yatay geçiş işleminin sahte belgeye dayanarak ve “Doğu Akdeniz Üniversitesi’nden gelmiş gibi gösterilerek” yapıldığı, öğrenci kütük defterine gerçeğe aykırı kayıt yapıldığı, İmamoğlu’nun kendi el yazısıyla yazdığı dilekçede gerçek dışı beyanlarda bulunduğu ve böylelikle resmi belgede sahtecilik ve organize hile fiillerinin ortaya konduğu belirtilmiştir.
İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu da 17 Mart 2025 tarihli toplantısında kabul edilen 2025/812 sayılı karar ile İmamoğlu hakkında 1990 yılında yapılan yatay geçiş isleminin usulsüz ve sahte belgeye dayalı olduğu tespitiyle, 1994 yılında verilen diplomanın iptaline karar vermiştir.
Diploma iptal edilebilir mi, edilemez mi, o konuda temel kural başvuranın idareyi hileli ve gerçeğe aykırı bilgiler vererek yanıltıp yanıltmadığı üzerinde toplanmaktadır. Başvurucu idareyi yanıltmamış ve idare kendi kusuruyla hatalı bir işlem yapmış ise eğer, o hatalı idari işlemin iptal edilebilme süresi altmış gündür. Ancak, başvurucu hileli yollara başvurarak idareyi yanıltmış ise eğer, bu bakımdan bir süre sınırı bulunmamaktadır. Dolayısıyla; diplomanın iptali üzerine idare mahkemesinde açılan idari işlemin iptali davasının sonucunu bu esaslı nokta belirleyecektir.
İmamoğlu, halen Cumhuriyet Halk Partisi kurumsal sitesindeki özgeçmişinde, KKTC’de Doğu Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünü kazandığı; bir süre sonra kaydını Girne Amerikan Üniversitesi İletişim Fakültesi İşletme bölümüne aldırdığı; KKTC’de iki yıllık egitimin ardından İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’ne yatay geçis yaptığı belirtilmektedir.
Ancak; hem YÖK’ün 17 Şubat 2025 tarihli raporu, Girne Amerikan Üniversitesi’nin YÖK’e yazısı, hem de İstanbul Üniversitesi kayıtları, bu bilginin tamamen gerçek dışı olduğunu, İmamoğlu’nun aslında o tarihte YÖK tarafından tanınmayan Girne Amerikan Üniversitesi İletişim Fakültesi İşletme Bölümü’ne değil, iki yıllık olduğu anlaşılan İşletme Yönetimi Bölümü’nde öğrenim gördüğünü açıkça ortaya koymuştur.
İmamoğlu’nun “Resmi Belgede Sahtecilik”le itham edildiği 25 Haziran 2025 tarihli “İddianame”de yer alan ifadesi de çelişkiyi ve CHP’ye gerçeğe aykırı özgeçmiş verildiğini ispatlamaktadır.
İfadesi şu şekildedir: “Kıbrıs’ta ki öğrenim hayatıma öncelikle Doğu Akdeniz Üniversitesi’ne İnşaat Mühendisliği bölümüne girmek niyetiyle kayıt olmaya gittim. Sonrasında Doğu Akdeniz ve Girne Amerikan Üniversiteleri seviye sınavlarına girdim. İnşaat Mühendisliği okumak istememem hasebiyle Girne Amerikan Üniversitesi’nde İşletme Yönetimi Bölümü’ne 1988 yılında kayıt yaptırdım. Basına yansıyan Doğu Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisi bölümüne kayıt yaptırmadım. Bu konuda geçen bilgiler yanlıştır.”
Yani; bizzat kendi ifadesiyle de gerçek vaziyet ortaya çıkmış durumdadır. Yani; Doğu Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’ne hiç kayıt yaptırmamıştır; kaydını bir süre sonra aldırması gibi bir durum söz konusu değildir ve İşletme Bölümü’nde değil, İşletme Yönetimi Bölümü’nde okumuştur.
Milyonlarca genç, üniversite sınavlarını kazanmak için gece gündüz emek vermekte, bu uğurda fedakârlıklarla hayatını şekillendirmektedir. İmamoğlu’nun üniversiteyi hakkıyla kazanan vatan evlatlarının emeğini hiçe sayarak, etik dışı ve adaletsiz biçimde üniversiteye yatay geçiş yapması ve diplomaya erişmesi, kamu vicdanında ve toplum nezdinde kabul edilmemesi gereken bir duruma işaret etmektedir.
Tüm bu gelişmelere rağmen, Cumhuriyet Halk Partisi’nin resmi internet sitesinde İmamoğlu hakkında halen gerçeğe aykırı özgeçmiş bilgileri yayınlanmaya devam etmektedir. Bu durum, CHP’nin tarihsel ağırlığı, vakurluğu, dürüstlük, şeffaflık ve kamuya karşı hesap verebilirlik ilkeleriyle açıkça çelişmektedir.
Hakkındaki soruşturmalar ve “ceza davaları” bir tarafa bırakılsa bile, CHP’ye gerçekliğe aykırı bir özgeçmiş verdiği ve İstanbul Üniversitesi’ne hileli bir şekilde yatay geçiş yapmak suretiyle, diploma elde ettiği anlaşılan birisinin “CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı” olmaması gerektiği ve ortaya çıkan somut deliller bağlamında İmamoğlu’nun CHP Tüzüğü ve Disiplin Yönetmeliği uyarınca hakkında tedbiren disiplin kuruluna sevk ile CHP’nın “Cumhurbaşkanı adayı” statüsünün sona erdirilmesi gerektiği açıktır.
İfade edilen gerekçelerle, 25.06.2025 tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi’ne sunduğum dilekçeyle, parti üyesi Ekrem İmamoğlu hakkında CHP Parti Tüzüğü ve Disiplin Yönetmeliği hükümleri gereği disiplin soruşturması başlatılması ve kesin ihraç talebiyle Parti Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edilmesini talep ettim.
Tüm bu somut vaziyete rağmen, İmamoğlu’nun disiplin süreci işletilmeden kamuoyuna CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı sıfatıyla tanıtılması, yalnız parti içi değil, kamu düzenine de doğrudan ilgilendiren bir eylemdir.
Söz konusu ağır suçlarla itham edilen ve hakkında ceza davaları açılmış bulunan İmamoğlu ile ilgili herhangi bir disiplin işlem yapmak bir tarafa, adına “Mitingler” düzenleyen Parti Genel Başkanı Özgür Özel ve sorumlularının, ben dahil, medyada yer alan haberlere göre, 1000’den fazla CHP üyesini, keyfi işlem ve kararlarla Parti’den kesin ihraç işlemlerini keyfilik içerisinde ve hukuk tanımaz bir şekilde gerçekleştirmişlerdir.
Bu bağlamda, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Parti yetkililerinin İmamoğlu hakkında somut deliller ortaya konulmuş iken, kasıtlı olarak işlem yapmaması, kamu vicdanını zedeleyen ve görev sorumluluklarını ihlal eden bir davranış olarak değerlendirilmelidir.
Bunun yanısıra iddianamelerde yer alan Ekrem İmamoğlu Çıkar Amaçlı Suç Örgütü’nün CHP’yi ele geçirmiş olduğuna dair savın gerçekliğe tekabül ettiği şüphesini kuvvetlendirmektedir.
