Tam bir yıl önce, Suriye’de iç savaş sürerken ve isyancıların pek de Baas iktidarını devirme umudu kalmamışken, İdlib’de organize olan, Hey’et-i Tahrîrü’ş Şâm (HTŞ) öncülüğünde binlerce selefi terörist ve diğer siyasal islamcı silahlı gruplar bir saldırı başlattı.
Suriye Millî Ordusu (daha önceki adıyla Özgür Suriye Ordusu) da bu ‘iktidara yolculuk’ kervanının olmazlarından biriydi. Ülkenin güneyinde, Dera’da ise başka grupların Şam’a yürüyüşü başladı. Şam vilayetine ilk girenler bu güneyden gelen gruplardı, ancak HTŞ ve bağlaşıkları çok daha güçlüydü. Sonuçta başkenti ele geçirip Baas rejimini deviren onlar oldu. Çok ilginç bir saldırıydı açıkçası, bu vekil güçlerin o kadar hızlı ilerlemeleri ancak Washington, Tel Aviv, Ankara, Doha, Riyad ve Dubai’nin onayıyla ve desteğiyle mümkün olabilirdi. O günden bugüne olagelen gelişmeleri şöyle bir gözden geçirirsek, ‘sonradan hesaplaşmaların ucu açık bir uzlaşma’ olduğunu söylemek gerek.
‘SURİYE ÇETE EMİRLİKLERİ’
Bugün adı ‘Suriye Arap Cumhuriyeti’ olarak geçen bu ülkede hüküm süren devletin adının ‘Suriye Çete Emirlikleri’ olması gerek. Moskova’nın bile oyun dışı kalmamak için Kremlin’de ağırladığı bir el Kaide kalıntısı terörist ‘Suriye Cumhurbaşkanı’ unvanıyla bırakın bölge ülkelerinin devlet başkanlarını, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin ve ABD başkanlarıyla el ele kol kola poz verebiliyor! Adı Ahmet eş-Şara, el Kaide’deki örgüt adı ise Ebu Muhammed el Colanî…
Ne kadar makyajlansa da, ne kadar uluslararası destek bulsa da, o ve çetelerinin gerek Alevilere gerek Dürzilere gerek Hıristiyanla’a gerekse laik Sünnilere yaklaşımı şu bir yıl içinde yaptıklarından alenen ortada… Katliam, ganimet peşinde koşma, kadınlara baskı ve aklınıza gelebilecek insanlık dışı her şey bunların genlerinde var!
KİMİNE GÖRE FETİH GÜNÜ KİMİNE GÖRE İSE TAHRİR…
Namları kendilerinden menkul bir grup liberal, radikal demokratla her cinsten siyasal islamcının yere göğe koyamadığı böyle biri işte… Şam’ı ele geçirdikleri 8 Aralık gününe ‘özgürlük’, ‘tahrir’ ve ‘fetih’ günü adını koyup bayramı kutlayanlar da bunlar! Hükûmetin verdiği resmi isim ise ‘Suriye Hürriyet Günü’.
Kısaca şu HTŞ’yi, ÖSO’nun mirasçısı MSÖ’yü, bunları destekleyen aşiretleri de biraz tanımakta fayda var! HTŞ, el Kaide desteğiyle kurulan tekfirci selefî bir terör örgütüydü. Kafa kesen, katliam yapan, Şii, Alevi ve aslına bakarsanız kendinden olmayan herkesi öldürmeye odaklı bir örgüt… Batılı güçler tarafından destekleniyordu, imajı iyice kana boyanınca adını HTŞ olarak değiştirdi. Bu örgütün kurucusu el Colanî’ydi.
VEKİL GÜÇLER DEDİĞİN BİRİLERİNİN UŞAĞIDIR
ÖSO ise bizzat Arap Baharı planının hayata geçirildiği dönemde ABD tarafından kuruldu, finanse edildi, eğitildi, donatıldı. AK Parti iktidarı da dahil olmak üzere, bazı Arap ülkeleri de ÖSO’ya açık destek verdi. Maaş ödemelerinden tutun da parası Katar tarafından ödenen T-24 tanklarıyla silahlandırılmalarına kadar akla gelecek her türlü destek. ÖSO’nun ortaya çıkışında 2012 yılında ABD Dışişleri Bakanı olan Hillary Clinton’ın büyük desteği vardı. Hani şu Libya’yı kan gölüne çeviren insanlık düşmanı kadının…
2016’ya kadar bu örgüt Batılı emperyalistlerin emirlerini yerine getiren bir aparat olarak faaliyet gösterdi, sonra lağvedildi. Bu örgüt içindeki önemli bir grup Ankara’nın yönetiminde sınır ötesi operasyonlarda kullanılan bir yapıya dönüştü ve MSÖ adını aldı. Diğerleri İdlib’de yuvalanmış diğer köktendinci terör örgütlerine katıldı. Bu iki örgütte de yabancıların sayısı hiç de azımsanacak gibi değildi, hâlâ da öyle…
Çeçenler, Uygurlar, Paştunlar, Afrikalılar ve hatta ipten kazıktan kurtulmuş psikopat Avrupalılar… Ukraynalı Naziler de HTŞ’yi pek sevdi, HTŞ’nin İdlib’den çıktıktan sonra kullandığı bazı silahların Ukrayna’dan geldiği iddia edlidi.
İşte Suriye’ye özgürlük getirdiği söylenen örgütler bunlar, bir de bunlarla birlikte hareket eden aşiretler… Hani şu Süveyda’daki çatışmalarda yaşlı Dürzileri döverek öldürenler var ya, onların bazıları da aşiret mensupları! Çünkü 61 yıl boyunca Baas’ın otoriter yönetimi altında yaşayan bu aşiretler, ne cumhuriyet fikrini sahiplenmiş, ne de koyu mezhepçilikten vaz geçmiş…
Alevi, Dürzi nefretini körükleyen aşiret reisleri, ganimet peşinde her türlü katliamı yapmaya hazır ve nazır.
‘GOLANLI’NIN ZORAKİ İKTİDARINDA GOLAN TEPELERİ İŞGAL ALTINDA
Gelelim asıl rezalete ve komplo içinde komploya!.. 8 Aralık, artk hangi adı verirseniz verin, ister tahrir deyin, ister fetih bayramı aslında bir komplonun bayramı, zira ülkede ne bir devlet var, ne ulusal birlik, ne istikrar, ne özgürlük ne de bağımsızlık! Kara komedi gibi, eski teörirst bugünün de facto cumhurbaşkanının el Kaide adını aldığı Golan Tepeleri işgal altında. Sadece Golan Tepeleri değil, aynı zamanda ülkenin güneybatısının önemli bir bölümü de… İsrail birlikleri keyiflerine göre Şam kırsalında operasyon yapabiliyor. Himayelerine aldıkları Dürziler’in adı konmamış bir devletçiği bile var bu bölgede.
Hemen biraz doğuda yer alan Tenef, ABD ordusunun kontrolü altında ve orada ‘ne olur ne olmaz, bir gün lazım olur’ diye IŞİD artığı teröristler besleniyor. Kuzey ve doğu Suriye’nin önemli bir bölümü Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolünde…
Bu bölgenin bir bölümünrde ise aşiretler kendi derebeyliklerini kurmuş, her türlü pazarlığa açık bekliyor. Para da konuşur, güç de…
PARÇA PARÇA BİR ÜLKE BAĞIMSIZ OLABİLİR Mİ?
Türkiye ülkenin kuzeyindeki bölgelerde sınırötesi operasyonlarla SDG’den aldığı topraklarda kontrolünü sürdürüyor. Batıda, Lazkiye, Hums, Hama’da HTŞ içinde yer alan çeteler ve diğer selefî örgütler hemen her gün Alevileri öldürüyor, kaçırıyor, mülklere el koyuyor, kadınlara tecavüz ediyor.
Hıristiyanlar bu saldırılardan çok cüzi oranda ettkileniyorsa, bunun te sebebi el Colanî ve çetelerinin Batılı sahiplerinin hışmına uğramaktan korkması, başka bir sebep aramayın.
Ülkenin geleceği, en azından bir süreliğine de olsa HTŞ ile SDG arasında varılacak bir anlaşmaya bağlı… Böylelikle en azından, bir devlet yönetiyormuş gibi yapabilecek el Colanî… Ancak, SDG’nin kayıtsız şartsız Şam’daki hükûmete entegre olmayacağı kesin. Yani adı konmamış bir federasyon olacak Suriye’de… ABD, İsrail, Türiye, Körfez arasındaki pazarlıkta son sözü Washington söyleyecek. Birleşik Krallık ve Avrupa Birliği’nin de birazcık etkisi olur belki… Ve bu da geçici bir çözüm olabilirse olacak. Stabilizasyon gibi görünen bir destabilizasyonun yolları döşenecek.
GÜVENLİK YOK, DEVLET YOK BAĞIMSIZLIK DERSEN HİÇ YOK!
Şimdilik hamisi olmayan iki topluluk var. Biri Aleviler, diğeri Türkmenler… Ankara, Türkmenler’in HTŞ liderliğindeki gerici otoriter rejime dahil olmasını istiyor. Onlar da çaresiz boyun eğmiş görünüyor. Alevileri koruyacak kimse yok. Eğer ki Ruslar’ın Hmeymin ve Tartus’taki üsleri olmasa, katilamlardan kaçıp canlarını kurtarabilecekleri tek bir korunaklı alan yok.
Anlaşılan o ki, Şam, Moskova’yı çok kızdırmadan iktidarını perçinlemek istiyor. Bu sebeple Rus üsleri Suriye’de şimdilik kalacak. Eğer ki el Colani çetelerine söz geçiremez de Aleviler’e yönelik saldırılar daha da artarsa belki de bölgede Rusya’nın denetimine blie göz yumabilir. Moskova’nın Doğa Akdeniz’deki üslerini elinde tutmak için Şam ile şimdilik uzlaşmış olduğunu söylemek mümkün.
Suriye topraklarından vekil güçlerinin büyük bir bölümüyle kovulan İran İslam Cumhuriyeti’nin kısa vadede Suriye’de yeniden varlık göstermesi zaten imkânsız. Tahran kendi derdiyle uğraşıyor, ekonomik bunalım, operasyonların yaralarını sarmakla meşgul olmak zorunluluğu derken, şimdi bir de kuraklık belasıyla karşı karşıya… Batı Bloku şimdi de İran’ın vekil güçlerini Irak’tan püskürtmeye çalışıyor. Haşdi Şabi’ye yönelik bir operasyonun Irak’ı cehenneme çevirme ihtimali de var. Yani Tahran’ın Suriye’ye ayıracak gücü yok.
BAYRAM KİMİN NEYİNE?
Peki bugün Emevi Camii’nde şov yapan el Colanî neyi kutluyor? Büyük olasılıkla bağımsızlığı değil, ‘Yeni Suriye’nin Bir Yılı: İlerlemeyi, Fırsatları ve Zorlukları Değerlendirmek’ başlıklı 23. Doha Forumunda Arap liderlerinin sırtını sıvazlamasını!..
Bağımsızlık gününü kutlayan onun bunun maşası bir teröristse o ülkede bağımsızlıktan söz etmek herhalde berbat bir şakadır. Hele ki Sünni Araplar’ın sadece bir bölümü, yabancı tekfirci selefî teröristler ve Suriye’de kendi zaferlerini kutlayan ya da yağmadan pay kapmaya çalışan devletler dışında kutlayan kimse yoksa!
