HALKWEBYazarlarBu evi kirlenmek pahasına kezzapla temizlemek şart oldu!

Bu evi kirlenmek pahasına kezzapla temizlemek şart oldu!

Ne kadın kotası ne de partiyi gençleştirme masalları bir işe yaramaz, var olan düzeni sürdürmenin janjanlı ambalajları olarak kalır! Kırmızı ceket siyah etek döpiyesli 'maço hanımlar' ile koyu takım elbise, kötü kombinlenmiş kravat ve ayakkabılı 'memurumsu gençler'in sayısı biraz artar, hepsi o!..

Bir siyasi partinin gücünü belirleyen iki temel etmen vardır. Birincisi ideolojik temellere ve buna uygun siyasi strateji ve taktiklere, diğeri ise bunu sahada uygulayabilecek siyasi kültür ve ahlâka, sosyal becerilere sahip kadrolar…

Bu iki etmeni dikkate alır ve şu son günlerdeki gelişmelere bir göz atarsak, ana muhalefet partisinin her iki konuda da ciddi sıkıntılar içinde olduğunu söylemek için siyaset bilimci olmaya gerek yok. Bırakın onu 90 IQ bile bunu fark etmek için yeter de artar bile!..

Ancak, mesele şu ki, ayrıntılara girildiğinde, bunu analiz etmek öyle sanıldığı kadar kolay değil. Yani, “Ah şu CHP yönetimini ele geçirmiş kişisel ikbal peşinde koşan beceriksiz siyasetçiler olmasa, Atatürk’ün partisi bu halde olur muydu?” benzeri bir tadı kaçmış sakız var ya, keşke mesele o kadar basit olsaydı!

Mesele sadece üst yönetimde olsa her şey çok kolay olabilirdi ama değil

Bu kez sadece tepeden tırnağa değil de, tırnaktan tepeye de bir gözlem yapalım. İlki fazlasıyla yapıldığı için ben tırnaktan başlayayım!

Mahalle örgütlerinden mesela… Bir partinin üyesi olmak, en azından o partinin ana hatlarıyla temel politikalarını bilmeyi, partinin genel politikaları doğrultusunda yerelde siyasi etkinlikler yapmayı, ilçe yönetimi seçimlerinde örgütü güçlendirecek adayı ilçe başkanı yapmak için faaliyet yürütmeyi, eğer ilçe belediyesi o partinin yönetimindeyse katkı sağlamayı ve yapıcı eleştirilerde bulunmayı, partililer arasında dostluk ve dayanışmayı gerektirir. Bugüne kadarki gözlemlerimden çıkardığım sonuçlarla söyleyebilirim ki; bu niteliklere sahip parti üyesi yerel siyasi aktörlerin oranı yüzde 10 olsaydı, bugün değil, bir önceki değil, ondan önceki genel seçimler sonrasında zaten CHP bir koalisyon içinde iktidarda olmuştu.

Belki hepsi hepsi yüzde 10 ama partiyi zehirleyebiliyor

Şimdi mahallelerdeki partililerin ilçe örgülerindeki siyasi etkinliklerini ve davranışsal özelliklerini sıralamaya çalışayım. En fenalarından başlayacağım, ki bunlar ne yazık ki toplam içinde yüzde 10’dan fazladır! Parti içinde dostluk ve dayanışma, eğer ki belediye yönetimi partideyse, ahbap-çavuş ve hemşehricilik ilişkileri içinde birilerini işe yerleştirme ya da çantacılık yapma seviyesindedir. Bu hedef doğrultusunda diğer partilileri elemek için her türlü dedikodu ve çamur atmaya tevessül edebilirler. Bu çamurun asla bir sınırı yoktur!..

Tabii ki belediye başkanına yağcılık en önemli siyasi faaliyetleridir. Kadın kollarında işler biraz daha çirkinleşebilir. Bırakın dayanışmayı, kişisel nefret şaşkınlık verici dozlara çıkabilir. Gençlik kollarında öğrenilmiş cehalet ve her türlü ayak oyununu görmeniz mümkündür. Belediyede bir iş bulmaktan tutun da partinin başına geçme hayalleriyle yanıp tutuşan, parti meclisinden birine, genelde de en beterlerine özenmiş ‘büyümüş de küçülmüş’ tiplerle karşı karşıya kalırsınız. Bunlardan bir parti büyüğünün ya da etkin bir hemşehri derneğindeki ‘ağır ağabey’in kanatları altında belediye meclisine kapak atmış olanlarını, bir meclis toplantısında izlemenizi öneririm. Ne demek istediğimi çok daha net anlarsınız. Bu kadar ezberi ve goygoyu bir arada dinlememişsinizdir! Eğer ki yandaş ya da bazı muhalif kanallardaki saçma sapan tartışma programlarının müptelası değilseniz.

Hal böyleyken kota neye yarar?

Bu sebepledir ki, ne kadın kotası ne de partiyi gençleştirme masalları bir işe yaramaz, var olan düzeni sürdürmenin janjanlı ambalajları olarak kalır! Kırmızı ceket siyah etek döpiyesli ‘maço hanımlar’ ile koyu takım elbise, kötü kombinlenmiş kravat ve ayakkabılı ‘memurumsu gençler’in sayısı biraz artar, hepsi o!..

Eğer ki bu düzeni değiştirmek için çabalayan, yapıcı eleştiriler yapmaya kalkışan, siyasi kültür ve ahlaktan dem vuran ‘saf bir yurtseverseniz’, aman dikkat derim! Ağzınız laf yapıyorsa bir bakmışsınız, yanınızda sizi destekleyen birileri toplanmış. Her dediğinizi destekler gibi bir halleri var. Mutlaka biraz bekleyip gözlemleyin. Asla anlattıklarını birkaç kez sağlamasını yapmadan ciddiye almayın. Zira bunların bir kesimi mutlaka ‘küskün’dür…

Siyasette ‘küskün’ demek, ideolojisiz, siyasi ahlâktan bîhaber, ya kişisel ikbal peşinde koşan ya da düz egomanyak demektir! En tehlikeli cinsle karşı karşıyasınızdır. Sizin eleştirilerinize destek verir gibi yaparlar, sonra bir bakmışsınız işi azıtıp kişileri hedef alıp, belden aşağı vuruyorlar. Bu arada, eleştiriyi üzerine alınan belediye başkanından tutun, ilçe yönetimini destekleyen hemen herkes de sizi hedef almış. Sizi destekleyen o ‘küskün’ güruhunun bir bölümü o sırada küçük hesaplarla düşman bellediklerinin vaatlerine atlamış. Siz parti düşmanı, ajan, AK Partili, ‘ocu bucu’ olmuşsunuz bile, haberiniz yok… Diğeri belediye başkanının en büyük taraftarı olmuş, büyük olasılıkla yeteneksiz, liyakatsiz bir akrabası belediye kadrosunda işe girmiş! Size her türlü hakareti şimdi o kişi yapıyor.

‘Devrimci’ masallar anlatanlar var ya!

Bir de beterin beteri var. Bunlar partinin ‘devrimcileri’… Hangisine sorsanız, ailesi Deniz Gezmiş’i evinde saklamış! Hangisine sorsanız, kendileri dışında herkes ‘dönek’… Bunlar kesinlikle uzak durulması, her ortamda rezil edilmesi gereken tipler. Geçmişini abartan, ilk zoru gördüğünde kaçan bu partili tipolojisinin kendisi değilse mutlaka akrabaları, köylüleri belediyede bir iş tutmuştur. Dün hangi parti ağasının elini öpüyorduysalar, bugün işlerine yaramadığında o dandik ağaya son tekmeyi de onlar atmak için yarışıyordur. İşte bunlardan duyacağınız “Partiye o kadar emek verdik, ama…” diye başlayan cümleler duyarsanız, ağızlarına geri tıkın. Demek istedikleri, çok net; “Çöplendik, ama yeterince doymadık” demektir, hepsi bu!.. Bunları, her yerde, her şekilde itibarsızlaştırmak bir yurtseverlik görevidir.

Kangrenli organı kesip atmak için iradeli yurtseverler vardır mutlaka

Bu sözünü ettiğim kesim belki yüzde 10, ama onların etkisinde kalan iyi niyetli insanların sayısı hiç de azımsanacak gibi değil. Küskünü de köşeyi kapmışı da aslında aynı saikle hareket eden, ne partiyi ne bu yurdun geleceğini düşünen bir ‘siyasi figür’. İşte bunlar yüzünden gerçekten bu yurdu düşünenler, ‘siyasetin kirli olduğu’ kanısıyla partiye üye olmaktan, mücadeleye katılmaktan vaz geçiyor. İşte kısır döngü de bundan kaynaklanıyor.
Demem odur ki, mesele sadece partinin üst yönetiminde değil, aslında aşağıdan yukarı yukarıdan aşağı bir çürümeden kaynaklanıyor. Değil mi ki ‘değişim’ hikâyesiyle gelenler, aynı kötü masalın karakterleri… On yıllardır aynı terane değil mi?

Peki öyleyse ne yapmalı?..

İşte size bir öneri; bir araya gelip, organize olup partiye üye olunamaz mı? Planlı programlı, bu kangrenli uzuvları kesip atmak için el taşın altına konmaz mı? Bu çürümeyle mücadele örgütlü bir şekilde yapılamaz mı? Hazır bir ‘önseçim’ var ya, fırsat bu fırsat herkes üye olabilir. Sonrasında da biraz zorlu bir mücadele, aslında çok zorlu, ama bir ölçüde başarılırsa başka bir CHP mümkün! Başka bir CHP mümkünse, başka bir Türkiye de mümkün!.. Unutmadan, o mücadeleyi kazanmak bile yetmez, hep tetikte olmak gerekir. SHP ile yeşeren umudu bile yok edenler her zaman her yerden sızabilir!

Enseyi karartmadan, içten, yandan, dıştan ve uzun soluklu bir mücadeleye girişiriz. Ya da bir yanda Ali Mahir Başarır gibilerine öbür yanda Erhan Çakır, İmam Bakır Üküş gibilerine bakar bakar, ağlar dururuz, hem kurucu partinin hem de ülkenin haline!

YAZARIN DİĞER YAZILARI