Terör örgütü üyesi olduğu iddiasıyla gözaltına alınarak tutuklanan ve yerine kayyum atanan Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’in tutukluluğuna yapılan itiraz reddedildi. Talebi reddeden 11. Asliye Ceza Mahkemesi, gerekçesinde soruşturma kapsamındaki gizli tanığın ifadesindeki eylemlerin yeni elde edildiğini öne sürdü.
Gizli tanıklık uygulaması son yıllarda Türkiye’nin siyasi hayatını etkileyen pek çok büyük operasyonda adını duyurdu.
Gizli tanık, kelime olarak yalnızca bir suç örgütünün faaliyeti kapsamında işlenen suçlarda kullanılan bir delil türü olarak tanımlanıyor.
Suç örgütünün çökmesine katkı sağlayan bilgiler veren ancak bu nedenle can güvenliği riski de taşıyan bu kişilerin kimliği gizlendiği gibi, kendilerine koruma da sağlanıyor. Koruma kapsamında, ihtiyaç halinde yeni kimlik temini, yeni adres, ailesine ve kendisine koruma hatta estetik ameliyat ile görünümünü değiştirme imkanı bile sunuluyor.
Benzer uygulamalar pek çok ülkede var.
En çok Ergenekon operasyonunda kullanıldı
Türkiye’de 27 Aralık 2007 günü kabul edilen 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu ile başlayan uygulamanın amacı, organize suç örgütleriyle mücadele olarak açıklanmıştı.
Ancak uygulamanın tanınması, Türkiye’de yine aynı yıl başlayan Ergenekon operasyonları oldu. Operasyon süresince pek çok kişi, gizli tanık ifadeleriyle gözaltına alındı ve tutuklandı.
Güvenilirliği sorgulandı
Mahkemeye yansıyan gizli tanık ifadelerindeki çelişkili durumlar, bu uygulamanın güvenilirliğinin sorgulanmasına hatta siyasi amaçlarla kullanıldığı iddialarına yol açtı. Uzun bir süreden sonra bir kez daha gizli tanık uygulaması, önemli bir soruşturmada gündemde.
Eski bir polis yöneticisi olan güvenlik ve suç araştırmaları uzmanı Mustafa Böğürcü, Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde Tanık Koruma Daire Başkanlığı’nın bulunduğunu hatırlattı. Gizli tanık uygulamasının soruşturmalarda maddi delile ulaşmada ve suçu ortaya çıkarmada ön almak için planlandığını belirten Böğürcü, “Böylelikle suç ve suçlu daha çabuk yakalanacak, ortaya çıkarılacaktı. İtirafçı ya da gizli tanık, kollukta olmayan bilgileri verip çeteyi ya da örgütü çökertmede bilinmeyeni ortaya koyarsa, itirafçı olacak ve ceza almaktan ya da az ceza alarak kurtulacaktı” dedi.
FETÖ bağlantılı görevlilerce suistimal edildi
Böğürcü, ne var ki uygulamanın başladığı andan itibaren öncelikle o dönemde emniyette ve yargıda kadrolaşmaya çalışan FETÖ bağlantılı kolluk görevlilerince suistimal edildiğinin görüldüğünü söyleyerek, “Özellikle Ergenekon sürecinde cemaat tarafından sıklıkla gizli tanıklıktan faydalanıldı” diye konuştu.
Böğürcü, suçla, özellikle çetelerle mücadele amacıyla başlatılan gizli tanıklığın siyasi bir silaha dönüştüğünü öne sürerek, bu durumun halen tam anlamıyla değişmediğinin görüldüğünü düşündüğünü ifade etti.