HALKWEBPolitikaYürüyüşümüz sürüyor ve buradayız: Bay Kemal asla yolundan dönmez

Yürüyüşümüz sürüyor ve buradayız: Bay Kemal asla yolundan dönmez

Kılıçdaroğlu’nu sadece “siyaset insanı” ya da “düşünce insanı” olarak görmek; evet, iyi bir başlangıçtır ama asla yeterli değildir.

Bir türkü ile söze başlamak isterim…
Dört mısrada iki duyguyu birden yaşatan o güzel türkü:

Bizden görünen kalleşler
Döner gelir bizi taşlar

Sıvıştı yaren yoldaşlar
Ne özü ne sözü kaldı.

Fark etmişsinizdir, dörtlüğü ikiye böldüm.
Neden böldüğümü merak etmenize gerek yok; anlatayım.

Herkes üzerine düşeni alsın.
Zaten kimin payına ne düşüyorsa açık açık yazacağım.

Kılıçdaroğlu’nun Bitmeyen, Artan Mücadelesi

Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun yıllardır verdiği mücadele, bugün hâlâ tam hızla devam ediyor.

Evet: tam hızla ve çok daha yüksek perdeden…

Gizli Başlayıp 3 Yıldır Aleni Sürdürülen İhanetler

Önce Zoom toplantılarıyla gizli kapaklı yapılan, sonrasında ise üç yıldır aleni şekilde sürdürülen ihanetler…

Hançer üstüne hançer…

Öyle bir noktaya geldiler ki, yüzsüzlükte ve utanmazlıkta adeta birbirleriyle yarıştılar.
“Ahlaksızlar bize ahlak dersi veriyor” misali…

Yavuz hırsız ev sahibini bastırır misali…

Namuslu insanları bastırmaya kalktılar.

Bu ihanet çetesine söylenecek sözleri aylardır, yıllardır söylüyoruz.
Duymayan kalmadı.
Söylenecek çok ama çok daha fazlası da var.

Özetle, dörtlüğün ilk iki mısrasında tarif edildiği gibi:

Bizden görünen kalleşler,
Dönüp gelip bizi taşlıyorlar.

Durum tam olarak bu!

Kılıçdaroğlu ile Duyguda Ortaklaşmak

Şimdi gelelim bu yazının asıl sebebi olan ikinci bölüme:

Sıvıştı yaren yoldaşlar,
Ne özü ne sözü kaldı.

“Mücadeleden ölüm de olsa vazgeçmem” diyenlere…
“Canım pahasına Kılıçdaroğlu’nun yanındayım” diyenlere…
“O vazgeçse ben vazgeçmem” diyenlere…
“Parti bizim, hırsızlara mı bırakalım?” diyenlere…

Ama sonunda sıvışanlara…
Yaren dediklerimize, yoldaş bildiklerimize…
Son noktada artık ne özü ne sözü kalanlara…
Ya da hâlâ özü sözü kaldığını sananlara…

Söylenecek ne varsa elbette bize düşer.
Emeklerimiz çoktur; emekler unutulmaz.
Ama sitem de hak edene edilir.

Bu sitemin nedeni şudur:
Kılıçdaroğlu’nun kendi taraftarlarınca bile yeterince anlaşılamaması.

El oğlunu geçtik; kardeşimiz duymaz olmuş Genel Başkanımızı ve bizi.

Kılıçdaroğlu’nu anlamak için onu sadece bir parti genel başkanı, bir siyasal önder ya da bir fikrin savunucusu olarak görmek yetmez.

Daha fazlasıdır:
Bir fikrin, bir felsefenin temsilcisidir.
Hatta bir felsefenin yaratıcısıdır.

Ama bu da yetmez!

Genel Başkanımızı doğru yere konumlandırmak için önce onun samimi duygu dünyasına inmek gerekir.

Bay Kemal’in dediği gibi:
“Sustuklarımı duyanlara, yutkunduklarımı görenlere…”

Bu sözün özüne inebilmek için yalnızca düşünce dünyasını değil, duygu dünyasını da bilmek gerekir.

Bay Kemal’i anlamak önce duygudaşlık ister.

Duyguda buluşamamışsanız, onun yol arkadaşı olmanız mümkün değildir.
Sustuklarını duymak, yutkunduklarını görmek için onun iç dünyasını bilmeniz gerekir.

Kılıçdaroğlu’nu sadece “siyaset insanı” ya da “düşünce insanı” olarak görmek; evet, iyi bir başlangıçtır ama asla yeterli değildir.

Yeni Yollara Düşenlere Birkaç Söz

Siyaseti gündelik bir sosyal aktivite gibi yapıp, evcilik oynarcasına ciddiyetsiz bir şekilde davranarak Bay Kemal’in yol arkadaşı olduğunu iddia etmek…
Absürttür.

Bu ciddiyetsizlikle ortaya konan ipe sapa gelmez eylemler; Bay Kemal’e fayda değil, zarar verir.

Kurduğu hayal dünyalarında herkese roller dağıtıp bunu da “Bay Kemal için yapıyoruz” diye sunmak…

Bu, rezilliktir.

Ve üzücü olan şudur:
Bu rezilliklerin faturası yine Bay Kemal’in önüne konacaktır.
Kepazelikte başı çekenler ise bahanelerin arkasına saklanacaktır.

Bu kepazeliklerden de ARINACAĞIZ.

Bir kez daha tekrar edelim:
Bay Kemal’in yol arkadaşı olmak için:

Sustuklarını duymak…
Yutkunduklarını görmek gerekir.

Bunu başaramıyorsanız hata yapma ihtimaliniz çok yüksektir.
Ve bu hatalardan da ARINACAĞIZ.

Mücadelede hak edilen sonuca yaklaşırken kimse bu mücadeleyi zayıflatacak adımlar atmamalıdır.

“Yeni parti kuralım…
Şöyle olsun… Böyle olsun…” diyerek %0.000001’lik hayal dünyalarına Bay Kemal’i payanda yapmak…

Bu, apaçık bir yanlıştır.

Kılıçdaroğlu birçok platformda, ailesine bırakacağı en büyük mirasın CHP Genel Başkanlığı olduğunu söylemiştir.

CHP’nin duygu dünyasındaki yerini defalarca tarif etmiştir.

Bu cümleleri anlamamakta ısrar etmek de ayrı bir aymazlıktır.

Kendilerini “değişimci” diye tanıtıp pisliklerini örtmeye çalışan yapıların
“Defolun gidin, kendinize yeni parti kurun”
küfürlerine koşup çalışmak da nedir?

Sureti bizden olan beyaz gömleklilerin tuzağına düşmek…
Bu da ihanetin yeni bir versiyonudur.

Düşünmek lazım:
3–5 farklı “yol arayan” grup çıkıyor…
Çözümleri var mı?
Yok!
Daha başlamadan %0.00001 olan saçmalık, parçalandıkça sadece saçmalık katsayısı artıyor.

Yeni yollara düşenler, daha yeni yollara düşenlerle birleşip iyice küçülecek; rezilliklerine rezillik katacaklardır.

Şunu düşünün, bugün bize ağır saldırılar yapanlar oturup bir “sanal parti” kurup:
“Buyurun, size yeni parti kurduk; CHP’yi bırakın, burada siyaset yapın” deselerdi…
Ne derdiniz?

Liderimiz Kılıçdaroğlu, Partimiz CHP

O nedenle:

Bizim partimiz bellidir:
Cumhuriyet Halk Partisi.

İlkelerimiz bellidir:
1927’de: Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Laiklik ve Milliyetçilik.
1931’de bunlara Devletçilik ve İnkılapçılık eklenmiştir.
Altı Ok hâlâ yerli yerindedir.

Genel Başkanımız bellidir:
Kemal Kılıçdaroğlu.

Ve onun ilkeleri de bellidir:
Adalet, mücadele, ahlak, dürüstlük, namus, cesaret…
Linç de olsa, kurşun da sıkılsa yoldan dönmemektir.

Bir kez daha tekrar edelim:

Bay Kemal asla yolundan dönmez.
Yürüyüşümüz sürüyor ve buradayız.

Ve son sözümüz, Mustafa Kemal Atatürk’ün o eşsiz cümlesi olsun:

“Geldikleri gibi giderler!”

Çetin Sağsöz

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR