HALKWEBYazarlarTürkiye’nin Raison D'etat’ı / Devletin Varoluş Sebebi

Türkiye’nin Raison D’etat’ı / Devletin Varoluş Sebebi

Toplumların yapısında meydana gelebilen derin değişiklikler raison d’etat’ın da değişmesine yol açabilmektedir.

0:00 0:00

Belirli devletlerde karar verici konumlarda bulunan görevlilerden ayrı olarak istikrarlı ve süreklilik arz eden bir gücün varolduğu ileri sürülmektedir. Bu durum, belirli bir devlette, içeriye yönelik olarak yurttaşlarına, dışarıya yönelik olarak ise başka devletlere ya da dış güçlere atıfla, devletin gücünü koruması için gerekli olan eylemde bulunabilme mantığı olan raison d’etat kavramına götürmektedir.

Raison d’etat’ın içeriye ve dışarıya yönelik pratikleri tutarlı ve bölünmezdir. Bir devletin, toplumunu düzenleme çabası ve kendisini devletlerarası bağlamda koruması ve amaçlarını elde etmeye çalışması arasında uygulamalı bir ilişki bulunmaktadır. Her devlet, kendi sahip olduğu kurumları ve pratikleriyle, kendi özel raison d’etat diye adlandırılabilen yönetim şekilleri ve belirli istikrarlı çıkar kavramlarıyla gelişmektedir.

Toplumların yapısında meydana gelebilen derin değişiklikler raison d’etat’ın da değişmesine yol açabilmektedir. Ancak, sadece hükümet değişiklikleri ya da yönetim kadrolarında meydana gelebilen değişikliklerin ise raison d’etat’ın istikrarlı sürekliliğinde kesintiye yol açmadığı ileri sürülmektedir.

Türkiye’nin raison d’etat’ı / varoluş sebebi, önce iç ve dış düşmanların işbirliği halinde Osmanlı Devleti’ni çökertmeleri süreci içerisinde devletin toprak bütünlüğünün ve varlığının korunması anlayışı çerçevesinde oluşmaya başlamış, Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduktan sonra da temelde Türklerin sığındıkları son toprak parçası olarak görülen Anadolu’nun iç ve dış düşmanlar tarafından tekrar parçalanmasına yol açılmasının engellenmesi anlayışına dayanmıştır.

Türkiye’nin raison d’etat’ı / varoluş sebebi ile Osmanlı devletinin raison d’etat’ı / varoluş sebebi arasında bu açıdan bir süreklilik olduğu ileri sürülebilir. Örneğin, Bulgar ayaklanmasına karşı silahlı çetelerle yürütülen mücadelede Türk halkına silah dağıtılmış, ayaklanmaların bastırılmasında gönüllü halk kuvvetleri kullanılmıştır.

İkinci Balkan Savaşı’nda hükümetçe, ordunun Meriç nehrini geçmeyeceği taahhüt edilmişse de, ordu mensubu olan kişilerin, Batı Trakya’yı ele geçirmeleri temin edilmiş, organlarıyla “Batı Trakya Türk Devleti” kurdurulmuş, Bulgaristan’la anlaşılması akabinde bu devlete son verdirilmiştir.

Cumhuriyet döneminde de Hatay’ın önce bağımsız bir devlet haline getirilmesi ve sonrasında da Hatay Meclisi’nin Türkiye’ye katılma kararı alması temin edilmiştir. Kıbrıs’ta 1958 yılında Türk subaylarının örgütlemesiyle Türk Mukavemet Teşkilatı(TMT) kurdurulmuş ve o bağlamda bir mücadele yürütülmüş, nihayetinde bir Türk Devleti’ne vücut verdirilmiştir.

Türkiye’nin içeriye yönelik sorunlarını ve dışarıya yönelik sorunlarını, işte bu raison d’etat / varoluş sebebi kavrayışı bağlamında; yani, devletin toprak bütünlüğünün ve varlığının korunması anlayışı çerçevesinde ele almak gerektiği kanaatindeyim. Osmanlı Devleti’nin ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu iki korunması gereken alî menfaatinin tehlikeye atılması anlamına gelecek karar vericilerin pratiğinin, Türkiye’nin raison d’etat / varoluş sebebine vücut vereceğinin öngörülmesi icap eder. Tarihsel deneyim, buna güçlü şekilde işaret etmektedir ve Türkiye’nin raison d’etat / varoluş sebebine uyarlı bir siyasal kadroya gereksinmesi vardır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI