HALKWEBYazarlarSuçluyla mücadele ederken suçu ne yapacağız?

Suçluyla mücadele ederken suçu ne yapacağız?

Atakan Sönmez
Atakan Sönmez
İnsan... Çerkes... Gazeteci
0:00 0:00

Suç söz konusu olunca akla gelen ilk benzetme bataklık/sinek benzetmesidir.

‘Sadece sinekleri öldürmek yetmez, bataklığı kurutmak gerekir’ denilerek suçlu ile mücadele etmenin yeterli olmadığını suçu bitirmek için de çaba gösterilmesi gerektiğini ifade eder bu anoloji.

‘Günahsız olan ilk taşı atsın’ sözü ise günah/suç dediğimiz kavramın her insan için muhtemel olduğuna da işaret eder.

Malum bu günlerde siyasetten spora, medyadan iş camiasına, sanat dünyasından sosyeteye ve sokaktaki insana kadar her kesim ‘suçla’ anılıyor ve suçla mücadele konusunda peş peşe yapılan operasyonlarla yatıp kalkıyoruz.

İnsanlık tarihi kadar eski olan ‘suç’ olgusu üzerine farklı bir benzetme de ben yapayım müsadenizle.

Ben suç ve suçlu meselesini bataklık/sinek analojisi yerine açık açık yara/sinek analojisi ile anlatmak istiyorum.

Yaygın benzetmede olduğu gibi suçlu yine ‘sinek’ olarak tasvir edilirlken bu analojide ‘suç’un yerine ‘açık yara’yı koyuyorum.

Tıpkı bataklığın sinek çekmesi gibi, açık yara da sinek çeker ve bir süre sonra sineklerin bıraktıkları larvalar yüzünden sinek üretmeye de başlar.

Suç = Açık yara
Suçlu = Sinek
Toplum = Vücut

Vücuttaki açık yara iki türlü olabilir.

Dışardan bir müdahale ile yara açılabilir. Bünyedeki bir rahatsızlık nedeniyle vücutta yaralar oluşabilir.

Her iki durumda da ilk yapılması gereken müdahale öncelikle yaranın ve çevresinin temzilenmesi ve yara kapanana kadar düzenli şekilde pansuman yapılmasıdır.

Eğer açık yaranın bakımı doğru şekilde yapılmazsa, yara sinek çeker ve bırakılan bir larva ile kurtlanma başlar.

Toplumda meydana gelen ani travmalar vücutta dışarıdan açılan yaraya benzer.

Örneğin göçmen sorunu,
örneğin köylerin boşaltılarak insanların zorunlu göçe tabi tutulması,
örneğin bir savaş veya büyük ekonomik buhranlar.

Bunlar aslında toplumun kendi bünyesinden kaynaklanan sorunlar değil, kimi zaman başka güçler kimi zaman da toplumu yöneten sınıfın hatlarından kaynaklanan sorunlardır. Yani yaralar.

Dediğimiz gibi açık yaralar eğer dışardan gelen bir müdahale ile oluşmuşsa ve ölümcül değilse, kanamayı durdurup peşinden doğru bakım yapıldığında yara kısa sürede kabuk bağlar ve iyileşir.

Ancak yaralar bünyedeki bir rahatsızlığın semptomu olarak ortaya çıkıyorsa o zaman durum farklı.

İç organlardaki bir fonksiyon bozukluğu, organ yetersizliği, kandaki virüs veya benzer bir bünyeden kaynaklı olarak açılan yaralarda ise tedavi de farklı türlü olacaktır.

Organ yetmezliği nasıl ki vücutta bazı açık yaraların oluşmasına neden olabiliyorsa, gelir yetmezliği ya da yoksulluk da uzun süre çözülmezse toplumda açık yaraların yani suçun oluşmasına neden olacaktır.

Yara dışarıdan gelen bir müdahale ile de açılsa, bünyedeki bir fonksiyon bozukluğundan kaynaklı da açılsa yara bakımı ve bu esnada yaranın çekeceği sineklerle mücadele etmek ve sterilizasyonu sağlamak yapılacak ilk müdahale şekli olacaktır.

Ancak eğer yara bünyedeki bir rahatsızlıktan kaynaklanıyorsa, bu kez o rahatsızlığın kaynağını bulmak için daha ayrıntılı tahlillere ihtiyaç duyulacaktır.

Kan testleri, görüntülemeler, farklı anabilim dallarının uzmanlarının yapacakları muayene ve değerlendirmeler sonucunda vücutta yaralar çıkmasına neden olan hastalığın teşhisi yapılarak tedavi başlanmazsa, yarayı ne kadar temiz tutarsanız tutun yeni yaralar açılmaya başlayacağı gibi mevcut yaraların iyişleşmesi de imkansız hale gelecektir.

Ve sonunda ölüm kaçınılmaz olacaktır.

Bu nedenle toplumda da suçu üreten nedenler konusunda siyasetin tek başına teşhis koyup tedavi etmeye kalkışmasının büyük riskleri vardır. Zaten toplumda farklı uzmanlık alanlarının varlık nedeni de bu tür durumlarda ortak akıl ile çözüm bulmak içindir.

Nasıl ki bir hasta için kapsamlı bir konsültasyon yapmadan cerrahi müdahale kararı alınmıyorsa, toplumsal meselelere müdahale konusunda da işin uzmanları tarafından kapsamlı bir konsültasyona ihtiyaç vardır.

Aksi halde ne zaman toplum vicdanını rahatsız eden bir suçla karşılaştığımızda ortalık hemen ‘idam geri gelsin’ diyen kalabalığın gürültüsü ile terörize ediliyor.

Bu aslında her açık yarada yaralanmanın olduğu organın kesilip atılmasını önermek gibidir.

Oysa tıbbın amacı sadece bedeni canlı tutmak değildir. Mümkün olduğunca önce beden bütünlüğünü koruyarak sağlıklı şekilde canlı tutmaktır.

Eğer ki cerrahi bir müdahale gerekecek kadar derin bir yara söz konusu olduğunda ise sadece usta bir cerraha değil, iyi bir anestezi ekibine de ihtiyaç olacaktır.

Hastanın bilinci yerindeyken ve kanırtarak yapılacak bir ameliyat ne kadar başarılı olabilir?

Kimi cerrahi müdahalelerde lokal anestezi kimilerinde ise genel anesteziye yani narkoza ihtiyaç olduğunu biliyoruz.

Bu, yaranın derinliği, bulunduğu organ, ameliyatın ne kadar süreceği ve tabii ki ameliyatın yapılacağı bünyenin diğer sağlık sorunları ( tansiyon, şeker, akut kalp problemi Vs) ile birlikte değertlendirilerek karar verilen bir durum.

Yanlış bir cerrahi müdahale organ ve doku kaybına neden olabileceği gibi hastanın masada kalması ile de sonuçlanabilir! Şüphesiz bu en istenmeyen durumdur.

Analojiyi kurmamıza asıl neden olan suç ve suçluyla mücadele meselesine dönecek oluırsak, suçlu ile adli teşkilat ve kolluk mücadele ederken suçla mücadele ise başta ülkeyi yöneten siyaset kurumunun konusunda uzman toplum kesimleri ile birlikte hareket etmesi gerekir.

Aksi durumda toplumda büyük kayıplara hatta geri dönüşü olmayacak bir toplumsal ölüm haline neden olabilir. Bugün herkesin dilindeki ‘çürüme’ benzetmesi süphesiz tesadüf değil.

Belli ki uzunca süre suçluyla mücadele konusunda da suçla mücadele konusunda da gerekli hızla doğru müdahaleler olmamış ki, bugün suçluyla mücadele konusunda atılan adımlar bile suçun bünyede yararttığı çürümeyi durdurmaya yetmiyor.

Peki yaraları ölümcül bir hale gelmeden tedavi edecek kadrolar da açık yaralara maruz kalmışsa ve sinekler o yaralara da larva bırakmışsa ne olacak?

O halde tedaviye önce oradan başlayacağız.

Uçak anonslarında ‘oksijen maskesini önce kendinize sonra yanınızdakine takın’ denir.

İlk yardım ve kurtarma müdahalelerinde de öncelikle kurtarıcının can güvenliği sağlanır ve onun hayatı riske atılmaz. Çünkü o hayattaysa yaralıya ya da enkaz altındakine yardım edebilecektir.

Tam da bu nedenle toplumu tedavi edecek heyetlerdeki bozulmayı tedavi ederek başlamalıyız.

Bunu yapmak için toplumun sterilizastyon ve tedavi konusunda tıbbi bilgileri yoksa, kadim bilgilerinden yola çıkarak bazı çözümler üretebilir. Babaannelerimiz, annelerimiz sterilizasyon için ne yapıyorsa belki de o yöntemlerle önce ‘sağlık ekibini’ tedavi ederek yola çıkacağız.

Sirkeyi (akıl), sarımsağı (irade) ve temiz tülbenti (vicdan) eksik etmeyin!

YAZARIN DİĞER YAZILARI