HALKWEBYazarlarSessiz Bir Çöküş: Türkiye’de KOBİ’lerin Finansal Tıkanması

Sessiz Bir Çöküş: Türkiye’de KOBİ’lerin Finansal Tıkanması

Bugün sessiz kalan bu alan, gözden kaçırılan en büyük kırılganlıktır.

0:00 0:00

Bu yaşanan geçici bir durgunluk değil; kredi kanallarının fiilen kapandığı, nakdin piyasadan çekildiği ve KOBİ’lerin sessizce sistem dışına itildiği yapısal bir ekonomik tıkanmadır.

Türkiye ekonomisinde bugün yaşanan tabloyu yalnızca “sıkı para politikası”, “enflasyonla mücadele” ya da “konjonktürel daralma” kavramlarıyla açıklamak mümkün değildir. Çünkü sahada, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler cephesinde karşı karşıya kalınan durum, klasik bir ekonomik yavaşlama değil; yapısal bir nakit krizidir.

Bugün KOBİ’ler ne büyüme planı yapabilmekte ne de yatırım gündemi oluşturabilmektedir. Sorulan temel soru artık şudur:
“Bu ayı çıkarabilecek miyim?”

Kredi Mekanizması Fiilen Devre Dışı

Resmî söylemlerde kredi kanallarının açık olduğu ifade edilse de, reel sektörde durum bunun tam tersidir. Bankacılık sistemi KOBİ’ler açısından fiilen kredi üretmez hâle gelmiştir.

Yeni kredi talepleri karşılıksız kalmakta, mevcut limitler artırılmamakta, yapılandırmalar ağır koşullara bağlanmakta; teminat ve risk kriterleri erişilemez seviyelere çekilmektedir. Bu nedenle bugün KOBİ’lerin yaşadığı sorun “aşırı borçlanma” değil, finansmana erişimin durmasıdır.

KGF: Teoride Var, Pratikte Yok

Devletin KOBİ’ler için en sık dile getirdiği araç olan Kredi Garanti Fonu, sahada işlevini büyük ölçüde yitirmiştir. KGF destekleri politika belgelerinde yer almakta, kamuoyuna açıklanmakta; ancak reel sektöre yeterli ölçüde yansımamaktadır.

Bankalar, KGF teminatına rağmen kredi kullandırmamakta; süreçleri uzatmakta ve riskten kaçınmaktadır. Bu durum KGF’yi, etkin bir finansman aracı olmaktan çıkararak simgesel bir politika başlığına dönüştürmüştür.

Nakit Akışı Koptu, Ticari Döngü Zayıfladı

KOBİ’lerin büyük bölümü bugün üretim ya da satış eksikliğinden değil, tahsilat sorunundan etkilenmektedir. Vadeler uzamış, nakit dönüş süreleri bozulmuş, ticari denge kırılmıştır.

Bir borcun başka bir borçla kapatıldığı bu tablo, piyasanın kendi diliyle ifade edilirse, “külah değiştirme” sürecidir. Ancak bu yöntem sürdürülebilir bir ticaret modeli değil; kriz dönemlerine özgü bir hayatta kalma refleksidir.

Vergi Yapısı Krizi Derinleştiriyor

KOBİ’ler nakde ulaşamazken, kamu tahsilat sistemi aynı sertlikle işlemeye devam etmektedir. Tahsil edilmemiş faturaların KDV’si ödenmekte, enflasyon kaynaklı ciro artışları gerçek kazanç gibi vergilendirilmekte, kâr oluşmadan vergi ve prim yükümlülükleri doğmaktadır.

Bu yapı, KOBİ’leri desteklemek yerine sermaye erozyonuna sürüklemekte; krizi derinleştirmektedir.

Bu Tablo Bir KOBİ Sorunu Değil, Makroekonomik Risktir

KOBİ’ler Türkiye’de işletmelerin yaklaşık %99’unu, istihdamın yaklaşık %70’ini ve yerel üretim–hizmet zincirlerinin ana taşıyıcısını oluşturmaktadır. Bu kesimin finansal olarak zayıflaması, yalnızca bireysel işletmelerin değil, ülke ekonomisinin dayanıklılığının zayıflaması anlamına gelir.

Bugün sessiz kalan bu alan, gözden kaçırılan en büyük kırılganlıktır.

Bir Uyarı Olarak Not Düşmek Gerekirse;

KOBİ’ler destek ya da ayrıcalık talep etmemektedir. Talep edilen şey; erişilebilir kredi, nakit akışıyla uyumlu bir vergi yapısı ve reel sektöre temas eden kamu politikalarıdır.

Bu adımlar atılmadığı takdirde:
• işletmeler kapanacak,
• istihdam daralacak,
• ekonomik denge bozulacaktır.

Bu sonuç sürpriz olmayacaktır.

Çünkü yaşananlar uzun süredir açıkça ortadadır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI