HALKWEBYazarlarPusulasız

Pusulasız

İnsan pusulasını kaybettiğinde, hayata tutunamaz.

0:00 0:00

İntihardan söz edildiğinde bir zamanlar aklımdan şu düşünce geçerdi:
Madem ölümden korkmuyordu, keske hayatın uçlarına gitseydi.
Dünyayı gezseydi, bilinmeyene karışsaydı, hayatı en yoğun haliyle yaşasaydı.

Bugün anlıyorum ki bu düşünce meseleyi ıskalıyor.

Asıl mesele şu: İnsan pusulasını kaybettiğinde, hayata tutunamaz.

Macera, yarına dair bir yön ister. Depresyonda ise yarın pusludur. Hayat, keşfedilecek bir alan olmaktan çıkar; katlanılması gereken bir zamana dönüşür. Insan riskten kaçtığı için değil, riskin artık bir anlam üretmediğini hissettiği için durur.

Bu yüzden intiharı “ölümden korkmamak” gibi okumak yanıltıcıdır. Çoğu durumda ölüm bir hedef değildir. Ortada bir ölüm arzusu değil, hayatla bağın kopması vardır. Insan ölümü seçmez; yaşamanın gerekçesini kaybeder.

Türkiye’de son yirmi yılda intihar vakalarının belirgin biçimde artması da bu kopuşla birlikte okunmalıdır. Sayılar neredeyse iki katına çıktı. En yüksek risk grupları dikkat çekicidir: gençler ve ileri yaşlar. Hayatın başında yön arayanlarla, sonunda yükü taşıyamayanlar. Erkeklerde oranların daha yüksek olması ise yalnızlık ve rol baskısının agirligini düşündürmektedir.

Memlekette değişen en temel şey gelecek duygusudur. Egitim artık bir yol göstermiyor. Çalışmak ilerleme hissi üretmiyor. Emekle karşılık arasındaki bağ zayıfladı. İnsanlar yoruluyor ama ilerleyemiyor. Aynı koşullar altında çok sayıda insan benzer umutsuzluk ve tükenmişlik yaşıyorsa, depresyonu yalnızca bireysel bir kırılganlıkla açıklayamayız. Burada kişisel bir sorun değil, toplumsal ve sistemsel bir yük vardır.

Bu tabloya güvencesizlik ekleniyor. Yoksulluktan çok, yarının belirsizligi yıpratıyor. Sürekli tetikte yaşamak zihni aşındırıyor. Uzayan belirsizlik, umudu değil; dayanma kapasitesini tüketiyor.

Adalet duygusundaki aşınma ise bu süreci tamamlıyor. Aynı kuralların herkese aynı uygulanmadığı bir yerde şu duygu yerleşiyor:
“Ne yaparsam yapayım, sonucu ben belirlemiyorum.”

Kontrol duygusu çöktüğünde, depresyon derinleşiyor.
Mesele bu yüzden nettir: “yönsüzlük”.

İntihar, ölümü seçmek değildir; pusulanın kırıldığı yerde ortaya çıkar.

Ve bu noktaya gelenler, bireysel bir zayıflığın değil; toplumsal bir çözülmenin göstergesidir.

Bunu görmeden ne sayılar düşer, ne de bu ülkenin ruh hali anlaşılır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI