HALKWEBYazarlarÖzsaygı Çağrısı

Özsaygı Çağrısı

Başkalarının sahnesinde figüran olmayı da, kendi hayatını sürekli sergileme alanına çevirmeyi de bırak. Kendi hayatının merkezine geç.

0:00 0:00

Bugün sosyal medyada yaşanan şey yalnızca başkalarının hayatını izlemek değil izleyerek var olma çabasıdır. İnsan ekrana bakarken yorum yapar, yargılar, taraf tutar. O an için zihninde kısa bir rahatlama belirir: “Ben buradayım, ben düşünüyorum.” Ama bu, içeriden beslenen bir benlik değildir. Başkasının sahnesine verilen tepkilerden türeyen emanet bir histir. Video bittiğinde, ekran kapandığında geriye aynı boşluk kalır. Bu yüzden izleme tekrarlanır. Bir hikaye daha, bir video daha… Benlik, başkalarının hayatı üzerinden geçici bir denge arar.

Bu durum masum değildir. Çünkü insanı seyirci konumuna kilitler. Kendi hayatını kurmak yerine, başkalarının hayatını tüketerek var olmaya alıştırır.

Bu döngünün diğer yüzünde ise en mahrem anlarını bile ifşa edenler vardır. Onlar için mesele özgürlük ya da açıklık değildir; içeriden tutunamama halidir. Bu yüzden mevzuyu yaşamak yetmez; yaşadığını göstermek gerekir. Mahremiyet özel bir alan olmaktan çıkar, sergilenen bir malzemeye dönüşür. Beğeni geldikçe rahatlama olur, ilgi sürdükçe denge korunur. Esasen sorun paylaşımda değil, paylaşımın nedenindedir.

Ortaya gösterişli ama içi boş hayatlar çıkar. Herkes görünürdür ama kimsede derinlik yoktur. Herkes konuşur ama kimse dinlemez. Herkes paylaşır ama kimse hatırlamaz. İzlemek yaşamak sanılır, görünmek var olmak sanılır. Oysa izlemek yaşamak değildir; görünürlük benlik değildir.

Zaman elbette sosyal medya uygulamalarını kullanmayı gerektiriyor. Sorun kullanımda değil; kullanımın merkez mi, araç mı olduğundadır. Sağlıklı kullanım, hayatın yerini almaz; onu destekler. Her an tanık istemez; her duygu açılmak zorunda değildir. Güçlü benlik, sessiz kalabilmeyi de başarır.

Burada net ama incitmeyen bir uyarı gerekir: Kendini ucuzlatma. Her şeye bakmak zorunda değilsin. Her şeyi anlatmak zorunda değilsin. Başkalarının hayatını tüketerek ya da kendi hayatını vitrine koyarak değer kazanılmaz. Bu bir ahlak dersi değil; bir özsaygı çağrısıdır. Akıllı insan seçer. Güçlü insan sınır koyar. Derin insan, kendi iç dünyasını başkasının gösterişiyle doldurmaz.

Başkalarının sahnesinde figüran olmayı da, kendi hayatını sürekli sergileme alanına çevirmeyi de bırak. Kendi hayatının merkezine geç. Çünkü kalıcı olanlar gösterişli olanlar değil; içeriden tutunabilenlerdir. Kalıcı bir benlik, izleyerek ya da ifşa ederek değil, yaşayarak oluşur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI