HALKWEBYazarlarNeden bu kadar çok yalan söylüyorlar?

Neden bu kadar çok yalan söylüyorlar?

Atakan Sönmez
Atakan Sönmez
İnsan... Çerkes... Gazeteci

Savaşta önce hakikatler, sonra insanlar ölür diye boşuna söylenmiyor.

Suriye’de 14 yıla yakın süren iç savaş, Beşar Esad yönetiminin yenilgiye uğratılması ile şimdilik sona erdi. El Nusra’nın isim değiştirmiş hali olan Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) başını çektiği silahlı cihatçı gruplar neredeyse kurşun atmadan Şam’ı teslim aldı.

Hatta o kadar ilginç bir devrim(!) oldu ki, Suriye’nin son başbakanı Muhammed Gazi el-Celali, HTŞ lideri Ebu Muhammed Colani’ye görevi resmi bir törenle kameralar önünde devretti.

  • Esad neden kaybetti?
    Rusya ve İran Şam yönetimini yalnız mı bıraktı?
    Yaşanan bu sonuçta ABD ve Türkiye’nin payı ne?

Yukarıdaki sorulara daha pek çok soru eklenebilir, pek çok farklı yanıtta verilebilir.

Ancak ben başka bir soru sormak istiyorum.

“Rafid Ahmed Alwan el-Cenabi”

Bu ismi şimdi kaç kişi hatırlıyor?

El-Cenabi, 1995 yılında Saddam Hüseyin rejiminden kaçarak Amerikan ve Alman istihbaratına, Irak’ın biyolojik silahlara sahip olduğu ve bu silahların kamyonlarla taşınabildiği gibi yalan haberler üreterek Amerikalılara Irak’ın işgali için gerekçe veren Iraklı bir biyologdu.

El-Cenabi, Irak’ın işgali ve Saddam Hüseyin’in devrilmesinin ardından Guardian gazetesine yaptığı açıklamada, “Bana bir yalan söyleyerek Irak rejimini devirme şansı verilmişti. Ben ve oğullarım Irak’a bir parça da olsa demokrasinin gelmesine neden olmaktan gurur duyuyoruz” demişti.

Aynı El-Cenabi, ABD işgali sonucu yüz binlerce Iraklının hayatın kaybetmesinin ardından yine Guardian muhabirinin ‘pişman mısın’ sorusuna, “Üzgünüm. Ama Irak’a özgürlük getirmenin başka yolu yoktu” diyerek yalan söylediğini itiraf etti.

Peki bugün neden Rafid Ahmed’i hatırladım?

Suriye’nin HTŞ’nin kontrolüne girmesinin ardından yine büyük bir görüntü ve enformasyon bombardımanına maruz kaldı tüm dünya.

Özellikle Şam’daki Sednaya Hapishanesi olduğu iddia edilerek servis edilen görüntüler insanı dehşete düşürecek türden.

Aklını yitiren mahkumlar, ortaçağ işkence aletlerine benzer aletlerle işkence edilenler ve daha da ötesi cezaevinde üst üste yığılmış ve kefenlenmiş onlarca ceset!

Savaşlarda ilk önce gerçeğin öldürüldüğünü bildiğimiz için, Suriye’den gelen her haber ve görüntüye de gazeteci şüphesi ile yaklaşmak gerekiyordu şüphesiz.

Kaldı ki Ortadoğu rejimlerinin karakterinden bağımsız olarak insan hakları karneleri göz önünde bulundurulduğunda, yaklaşık 14 yıldır iç savaş yaşanan Suriye’de de pek çok insan hakkı ihlali yaşanmış olacağı muhakkak.

Ancak gelen görüntülerde hayatın olağan akışına uygun olmayan görüntüler de vardı.
Örneğin, bir rejim eğer cezaevinde bir katliam yapmışsa şehri teslim etmeden önce bu cesetleri cezaevinden çıkartıp defnetmesi beklenmez mi?

Kaldı ki bunu yapacak kadar zamanı da vardı Şam yönetiminin..

Öte yandan, HTŞ birlikleri Şam’a girip cezaevlerinin kapılarını açarak mahkumları serbest bıraktıkları görüntüler canlı olarak tüm dünyaya servis etmişler ve o görüntülerde cezaevinden çıkanların günlerdir aç bırakılmış bitkin hallerinden daha çok sevinçli ve coşkulu halleri vardı.

Aslında bazı görüntüler ilk bakışta bile insanı şüpheye düşürüyordu.

Örneğin bu görüntü.

Sednaya hapishanesinde kaydedildiği iddia edilen ve onlarca video klip hazırlanan bu görüntünün aslında Güney Vietnam’daki eski Saygon hapishanesinde, bir dönem mahkumlara uygulanan işkenceyi betimlemek için yapılmış bir balmumu heykeli olduğunu anlamak için görseli Google görsellere sürükleyip bırakmak yeterliydi.

Bir başka görüntünün ise yapay zeka tarafından üretildiği teyit sitesi tarafından doğrulaması yapıldı.

Peki bu görüntüyü gerçekmiş gibi paylaşanların aklına bu yöntem gelmemiş olabilir mi?
Feyk görüntü, montaj vide/fotoğraf üretip yaymak konusunda dünyaya parmak ısırtan trollerin bunu düşünmemeleri mümkün değil. Ama hakikati söylemek işlerine gelmiyor.
Acaba neden böyle yapıyorlar diye düşündüğümde, başka bir konudaki sessizlikleri karşıma çıktı.
Esad devrilir devrilmez Suriye’ye giren ve Şam kapılarına dayanan İsrail tankları için gösterilen büyük sessizlik!

İşte bu görüntüleri yayanlar aslında, İsrail işgaline karşı ses çıkaramadıkları ve HTŞ’nin de İsrail’e ses çıkarmayacağını bildikleri için “Zalim Esed İsrail’den bile beterdi” diyebilmek için bile isteye hakikati bükmekte, yani yalan söylemekte yarışıyorlar.

Savaşta önce hakikatler, sonra insanlar ölür diye boşuna söylenmiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI