HALKWEBYazarlarMuhafazakâr toplum yaratma siyasetinin sonucu: Alkol ve tütünde zam, yüksek vergiler can...

Muhafazakâr toplum yaratma siyasetinin sonucu: Alkol ve tütünde zam, yüksek vergiler can almaya devam ediyor

Alkol ve tütünde zam, yüksek vergiler can almaya devam ediyor.

0:00 0:00

Son yıllarda alkollü içecekler ve tütün ürünleri üzerindeki dolaylı vergiler, devlet gelirleri için kolay bir kaynak gibi sunulsa da, aslında toplum sağlığı, bireysel özgürlükler ve adil ekonomi açısından ciddi sorunlar yaratıyor. Yüksek vergiler ve muhafazakâr müdahaleler, yasal ürünleri erişilmez hâle getiriyor ve tüketicileri denetimsiz, kaçak ürünlere yönlendiriyor. Sahte içkiler ve kayıt dışı tütün, ölüm, sakatlık ve toplumsal travmaya yol açıyor. AKP iktidarı, zamlarla ve yasaklarla vatandaşların yaşam tarzlarını şekillendirme stratejisini yürütürken, bedelini halk sağlığı ve güvenlik ödüyor.

Alkol: Vergi Yükü ve Yasakların Bedeli

Alkol oranı %45 olan standart bir 70’lik rakının fiyatı, 2021’de 180 TL civarındayken 2025’te 1.095–1.100 TL’ye yükseldi. Bu süreçte ÖTV 614,56 TL’ye çıkarken, KDV ile birlikte toplam fiyatın yaklaşık %61’i vergi oluşturuyor. AKP döneminde artan vergiler, devlet gelirlerini artırırken, halkın ekonomik erişimini kısıtladı ve güvenli içkiden uzaklaştırarak kayıt dışı ve sahte içki piyasasını besledi.

Yasaklar da cabası: 2013’ten itibaren saat 22:00 sonrası alkol satış yasağı, televizyon ve dijital medyada reklam yasağı, okullar ve ibadethaneler çevresinde satış kısıtlamaları, gençlerin ve yetişkinlerin kendi tercihlerine müdahale eden muhafazakâr uygulamalar olarak öne çıkıyor. Amaç, alkol tüketimini düşürmek olarak sunulsa da, gerçek etki karmaşık: daha fazla kişi içiyor, ancak kişi başı miktar hâlâ sınırlı; yüksek vergi ve yasaklar, sahte ve kaçak içki ile kayıt dışı tüketimi artırıyor. Bu, iktidarın bireysel yaşam tarzlarını şekillendirme stratejisinin bedelini doğrudan topluma ödettiğini gösteriyor.

Türkiye’de AKP Dönemi Alkol Politikası ve Sonuçları (2002-2025)

2002 sonrası AKP döneminde alkol politikaları, yasaklar, düzenlemeler ve yüksek vergiler üzerinden şekillendi. Resmî kişi başı saf alkol tüketimi 2005’te 1,31 litre iken, 2012’de 1,55 litreye yükseldi ve 2015’te 1,39 litreye geriledi. 2021’de 1,57 litre, 2024’te 1,76 litre ve 2025’te 1,7 litre olarak kaydedildi.
2025 anketlerinde, 18 yaş üstü nüfusun %52,6’sı hayatında en az bir kez içtiğini, %33’ü düzenli içici olduğunu belirtti. Yasaklar ve vergiler resmî satışları kısmen düşürse de, kişi sayısı hâlâ artıyor; yüksek vergi ve yasaklar, kayıt dışı ve sahte içki tüketimini artırdı. Bu durum, AKP’nin muhafazakâr ve zam odaklı politika söyleminin halk sağlığı ve ekonomik dengeye zarar veren sonuçlarını ortaya koyuyor.

Sigara: Vergi Artışı ve Kayıt Dışı Piyasa

Benzer bir tablo sigarada da var. Son dönemde gelen yüksek zamlar ve vergiler, tüketicileri alternatif ürünlere ve kayıt dışı piyasaya yönlendirdi. Kaçak tütün hem daha ucuz hem de kolay bulunabilir hâle geldi. Uzmanlar, sigara üzerindeki vergi artışlarının kaçak tütün talebini artırdığını ve bunun devletin hem sağlık politikalarını hem vergi gelirlerini olumsuz etkilediğini vurguluyor. Bu, iktidarın zamlar üzerinden yaşam tarzlarını biçimlendirme stratejisinin doğrudan bir sonucu.

Denetimsizlik ve Kaçak Üretim: Muhafazakâr Yasakların Bedeli

Alkol ve tütün ürünlerinde yüksek vergiler ve yasaklar, kaçak üretim ve satışın artmasına yol açtı. 2025’te sahte alkol nedeniyle onlarca ölüm yaşandı; başkentteki bir operasyonda en az 54 kişi hayatını kaybetti, 40 kişi yoğun bakımda tedavi gördü. Kaçak tütün piyasası da denetimsiz ve sağlıksız ürünlerin artmasına sebep oluyor. Bu durum, sadece bireysel felaketler değil, toplumsal bir kriz anlamına geliyor ve AKP’nin yaşam tarzı müdahalelerinin bedelini gözler önüne seriyor.

Adaletsiz Vergilendirme ve Muhafazakâr Politikalar

Yüksek vergi yükü, yasal üretici ve satıcıları zor durumda bırakıyor. Denetimsiz ve kaçak üreticilerle haksız rekabet oluşuyor. Vergilere dayalı bu sistem, yasal olarak uyan tüketicileri de cezalandırıyor. AKP’nin muhafazakâr yaklaşımı, ekonomik erişimi sınırlayarak lüks tüketim argümanı ile vergi politikasını birleştirdi; sonuçta yasal ürünler artık birçok vatandaş için ulaşılmaz hâle geldi. Bu, iktidarın toplum üzerindeki kontrolünü artırma ve yaşam tarzlarını şekillendirme stratejisinin açık bir örneği.

Ne Yapılmalı?

• Dolaylı vergiler yeniden gözden geçirilmeli; kısa vadeli gelir politikası yerine uzun vadeli sağlık, ekonomik adalet ve toplumsal refah gözetilmeli.
• Vergiler, yasal ürünlerin ulaşılabilirliğini sağlayacak şekilde adil olmalı; tüketicinin bütçesine uygun, kaliteli ve güvenli ürüne erişim sağlanmalı.
• Denetim mekanizmaları güçlendirilmeli; kaçak alkol ve tütün üretimi, dağıtımı ve satışına karşı etkin, sürekli ve yaygın denetimler yapılmalı. Caydırıcı cezalar uygulanmalı.
• Toplumsal bilinç artırılmalı; sahte ve kaçak ürünlerin riskleri kamuoyuna duyurulmalı. Sağlık, güvenlik ve kamu çıkarı öncelik haline getirilmeli.

“Dolaylı vergi ve muhafazakâr yasaklar” adı altında kolektif bir riskle karşı karşıyayız

Dolaylı vergiler ve yasakçı muhafazakâr politikalar, görünürde devlet gelirlerini artırıyor olabilir ama uzun vadede toplumun sağlığını, bireysel özgürlükleri ve ekonomik dengeyi tehdit ediyor. Yasal ürünlere erişimi zorlaştıran ve denetimsiz piyasalara yönlendiren bu sistem, kısa vadeli kazanç uğruna ağır bir bedel ödüyor. AKP iktidarı, zamlarla ve yasaklarla yaşam tarzlarını şekillendirme stratejisini yürütürken, bedelini halkın sağlığı, güvenliği ve ekonomik adaleti ödüyor. Devlet, vergi politikalarını ve yasak uygulamalarını yeniden değerlendirmeli; yasal alkol ve tütün piyasasını canlandıracak, tüketiciyi güvenli ürüne erişilebilir kılacak ve kaçak üretimi caydıracak adımlar atmalı. Aksi hâlde, “dolaylı vergi ve muhafazakâr yasaklar” adı altında kolektif bir riskle karşı karşıyayız.

YAZARIN DİĞER YAZILARI