Güncel ama geçici olmadan,sert ama sloganik olmadan,
Klasik ama müzelik olmadan günümüz dünyasının adaletsiz merhametsiz düzenine vicdani isyanı yansıtan Geçmişten Geleceğe Nevrûh kitabında yer alan bu kaside, “Divan şiiri bugünü konuşabilir mi?”sorusuna verilmiş güçlü bir “evet”tir. Bu bağlamda şiirin okunmasını ve anlaşılmasını kamuoyundan istirham ediyorum.
NOT:
(T.): Türkçe (Moğ.): Moğolca (A.): Arapça (F.): Farsça
(L.): Latince (Fr.): Fransızca (Yun.): Yunanca
(Erm.): Ermenice
ÇARK-I FELEK
(Kasîde)
(1)
Her zamân bende zâdegâna gerek
Bu şekil üzre döndü çark-ı felek.
Açıklama:
Bende (F.): Köle.
Zâdegân (F.): Aristokrat, üst tabaka, soylular.
Felek (A.): Kader.
(2)
Hudemâdır avâm havâsa neden?
Emre âmâdeyiz beyim ne demek!
Açıklama:
Hudemâ(A.): Hizmet edenler, hizmetkârlar.
Avâm (A.): Halk, alt tabaka.
Havâs (A.): Üst düzey kişiler.
(3)
Kısmetinden yer ağniyâ bolabol
Onların rızkı tatlı pasta börek.
Açıklama:
Ağniyâ(A.): Zenginler.
(4)
Fukarânın nasîbi aynı değil
Kimi yerken kavun kiminde kelek.
(5)
Sakatât sâde hisse miskîne
Zenginin hakkıdır özel biftek.
Açıklama:
Sakatât (A.): Hayvanın iç organları (Akciğer, böbrek, dalak vb.)
(6)
Sırma kaftân yakıştı beyzâdem
Bize kâfî abâ çarık göynek.
Açıklama:
Sırma (Yun.): Altın yaldızlı ince gümüş tel.
Kaftân (F.): Eskiden üst düzey kişilerin giydiği süslü elbise.
Kâfî (A.): Yeterli.
Abâ(A.): Eskiden fakir kişilerin giydiği kaba kumaştan üst giysisi. Göynek (T.): Halk dilinde bir çeşit gömlek.
(7)
Sîm zer göz kamaştırır belki
Hadd-i zâtında mu’teber ekmek.
Açıklama:
Sîm (F.): Gümüş.
Zer (F.): Altın.
Hadd-i Zât (A.): Asıl, esas.
Mu’teber (A.): Saygın, değerli.
(8)
Lâle sümbül dahî gül-i ra’nâ1
Hepsinin aslı nesli sâde çiçek.
Açıklama:
Ra’nâ(A.): Yarısı sarı, yarısı kırmızı olan gül çeşidi.
(9)
Ovalar yemyeşil gelip geçici
Dağların ihtişâmı arşa direk.
(10)
Boy atar diklenir fasulye nasıl
Bu gücün istinâdı oldu herek.
Açıklama:
İstinâd (A.): Dayanak.
Herek (Yun.): Fasulye sırığı.
(11)
Vitamin ihtivâ eden bitki
Ni’met addetmiyor kimi zevzek.
Açıklama:
Zevzek (F.): Boş boş konuşan.
(12)
Hind kumâşında sır nedir ne değil!
Koza örmüş mahâret üzre böcek.
Açıklama:
Mahâret (A.): Ustalık, hünerlik.
(13)
Onu üstün kılan özel gayret
Usta mahsûlü has kumâş ipek.
(14)
Şart tedbîr ferâset elzemdir
Dikkat etmezse za’y oldu emek.
Açıklama:
Za’y (A.): Boşa gitmek, zarara geçmek.
(15)
Rûzgâr sert yaylalar ne soğuk
Bu sebebden çoban giyer kepenek.
Açıklama:
Kepenek (T.): Çobanların giydiği üst elbise.
(16)
Sâdık insân gerekli da’vâya
Fırsatın buldu kaçtı hakkı kötek.
Açıklama:
Kötek (T.): Sopa.
(17)
Başabaş geldi kurda kaptırmaz
Koyunun dostu her zamân köpek.
(18)
Oltanın yemlerinde câzibe var
Yine düşmekte âle cümle semek.
Açıklama:
Âl (T.): Tuzak.
Semek (A.): Balık.
(19)
Süslü hâtûndan iltifât müdhiş
Dilnevâz şûha özgüdür meslek.
Açıklama:
Dilnevâz (F.): Gönül okşayan.
Şûh (F.): Güzel kadın, cilveli kadın.
(20)
Hükmü yok haznesinde yoksa barut
Fayda vermez silâh top ve tüfek.
Açıklama:
Hazne (A.): Depo.
(21)
Gürlüyor gök beşerde korku neden
Çaktı zâten az önce bir şimşek.
Açıklama:
Beşer (A.): İnsan.
(22)
Bir berâber olursa millet şen
İhtilâf her zamân kem köstek.
Açıklama:
Kem (F.): Kötü.
(23)
Töremiz net sayar küçük büyüğü
Onu kollar verir büyük destek.
(24)
Halk neden hasta tav esâtîre
Hâl-i hâzırda var iken gerçek.
Açıklama:
Tav (F.): Kanmış, etkilenmiş.
Esâtîr (A.): Efsane tarzı hikâyeler.
(25)
Bilerek yanlışın peşinde yürür
Affedilmez hatâ vahîm gerzek!
Açıklama:
Vahîm (A.): Çok tehlike arz eden durum.
Gerzek (Argo): Geri zekâlı
(26)
Yine tekrâr yine ısrâr yine
İbret almaz bizim inâdcı eşek.
(27)
Kısacık ömre sığdırır neş’e
Heyecân verdi nâzenîn kelebek.
Açıklama:
Nâzenîn (F.): Nazlı.
(28)
Gönül almakta tatlı söz elbet
Şanslıyım serv-i nâz epey bestek.
Açıklama:
Serv-i Nâz (F.): Naz eden servi boylu güzel (divan kültüründe sevgili, servi ağacına benzetilmektedir.)
(29)
Lezzet olmaz necîs kovanda bilin
Fem-i muhsinde bal şeker ve petek.
Açıklama:
Necîs (A.): Pis, kir.
Fem (A.): Ağız.
Muhsin (A.): Güzel.
(30)
Şavk-ı şems peykerinde dil niye lâl?
Şâhsanem Afrodit’de yok mu yürek?
Açıklama:
Şavk (A.): Halk dilinde ışık.
Şems (A.): Güneş.
Peyker (F.): Yüz.
Lâl (F.): Suskun.
Sanem (A.): Put.
Afrodit (Yun.): Yunan mitolojisinde güzellik tanrıçası.
(31)
Meyli olsun yeter gönül ister
Toy şölen oynuyor kadın erkek.
Açıklama:
Toy (T.): Toplu yemek, düğün dernek.
Şölen (Moğ.): Ziyafet.
(32)
Ba’zı yerlerde âdet oldu fakat
Hor görülmekte her nedense köçek.
Açıklama:
Köçek (T.): Kadın kılığında dans eden erkek sanatçı.
(33)
Saygı göster hocam bu bir kültür
Kafa yok sende sâde saksı senek.
Açıklama:
Senek (T.): İçi su dolu büyük kap.
(34)
Sebeb ithâma cehl muhtemelen
Hep günâh der bizim yeşil ördek.
Açıklama:
Cehl (A.): Bigisizlik, cehalet.
(35)
Felsefî uğraş estetik mevzû’
Filozoflar Latin Frenk Grek…
Açıklama:
Felsefî(A.);Felsefeyle ilgili.
Estetik (Fr.): Güzelliği ve çirkinliği konu edinen felsefe türü.
Mevzû’(A.): Konu, alan.
Filozof (L.): Felsefe bilgini.
Latin (Fr.): İtalya’nın Latium bölgesinden olan halk (Genel anlamda Katolik Hristiyanlar için kullanılmaktadır.)
Frenk (F.): Avrupalı.
Grek (L.): Eski Yunanlılar.
(36)
Merkez-i nûr Şark zilâl üzre
Garbın envâr parıldıyor yüksek.
Açıklama:
Şark (A.): Doğu.
Zilâl (A.): Gölge.
Garb (A.): Batı.
Envâr (A.);Işıklar.
(37)
El verirken el almışız ondan
Ustalaşmış çömez bugün ellek.
(38)
Molla! Hârût misâli ta’n etme
Sözün efsûn dersin alma şelek.
Açıklama:
Hârût (A.): İnsanları kınayan melek.
Şelek (Erm): Sırta alınan yük.
(39)
Sûret-i insde mahvolup gitti
Uydu şeytâna pürmelâl melek.
Açıklama:
İns (A.): İnsan.
Pürmelâl (F.): Çok üzgün.
(40)
Sihr-i Nu’mân esîr etti seni
Tecziyen muhtemel kıyâmete dek.
Açıklama:
Tecziye (A.): Cezalandırma.
(41)
Şâirin sözlerinden ibret al
İşte! Arznâme en güzel örnek.
Açıklama:
Arznâme (F.): Sunum belgesi/yazısı, dilekçe.
(42)
Başın eğmez dilenmez el öpmez
Mütekebbir değil ki mağrûr tek.
Açıklama:
Mütekebbir (A.): Büyüklenen, büyüksü, kibirlenen.
(Feilâtün) (Mefâilün) (Feilün)
(Fâilâtün) (Fa’lün)
