HALKWEBYazarlarEğitim, Öğretmensiz Planlanamaz

Eğitim, Öğretmensiz Planlanamaz

Öğretmenin aklı karar süreçlerine girmedikçe, her müfredat er ya da geç yeniden değiştirilmek zorunda kalır.

0:00 0:00

Türkiye’de eğitimle ilgili her yeni düzenleme “iyileştirme” iddiasıyla geliyor. Yeni müfredat, yeni model, yeni sınav sistemi… Ama basit bir soru çoğu zaman sorulmuyor: Bu kararlar alınırken öğretmen nerede?

İlkokuldan liseye kadar sınıfta neyin işe yaradığını, neyin boşa düştüğünü en iyi bilen kişi öğretmendir. Öğrencinin hangi noktada koptuğunu, hangi konuyu anlamadığını, hangi anlatımın karşılık bulmadığını her gün görür. Buna rağmen eğitimle ilgili temel kararlar alınırken öğretmen sürecin merkezinde değildir.

Resmi yapı da bunu açıkça gösteriyor. Müfredatlar Milli Eğitim Bakanlığı ve Talim ve Terbiye Kurulu tarafından hazırlanıyor. Bu kurullarda bürokratlar ve akademisyenler yer alıyor. Sınıfta aktif çalışan öğretmenler ise bu yapılarda seçilmiş, sürekli ve bağlayıcı temsilciler olarak bulunmuyor. Öğretmenlerden zaman zaman görüş alınıyor; ancak bu görüşlerin kararı değiştirip değiştirmediği açıklanmıyor. Yani öğretmen masada var gibi görünüyor ama söz sahibi değiller.

Son dönemde açıklanan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli de bu tabloyu değiştirmedi. Beceri temelli öğrenme, sadeleştirme ve değer vurgusu gibi başlıklar öne çıkarıldı. Kağıt üzerinde kulağa olumsuz gelmiyor. Ancak bu hedeflerin sınıfta gerçekten karşılık bulup bulmadığı öğretmenle birlikte ölçülmüyor. Müfredat değişiyor, kavramlar yenileniyor; ama sınıfta neyin eksik kaldığı, hangi kazanımın işlemediği yukarı taşınmıyor.

Bu kopukluk en açık biçimde ölçme ve değerlendirme alanında görülüyor. Öğrencinin düşünmesi, yorumlaması ve problem çözmesi hedefleniyor denirken; sınavlarda hala ezberi, hızını ve test tekniğini ölçen sorular ağırlıkta. Öğretmen sınıfta öğrencinin nasıl düşündüğünü, nerede takıldığını görüyor; sistem ise sadece doğru şıkkı işaretleyip işaretlemediğine bakıyor. Sınıfta öğretilenle sınavda sorulan farklı olunca, ölçme sağlıklı yapılamıyor.

Sınav sistemleri değişiyor ama mantık değişmiyor. SBS gitti, TEOG geldi, LGS geldi. YGS–LYS oldu, sonra YKS. Öğretmen bu sınavların tasarımında yok. Sonuçlarını sınıfta yönetmek zorunda kalan kişi yine öğretmen.Burada belirleyici olan, eğitimin ihtiyaçları değil, sistemin idari zorunluluklarıdır.

Bütün bunlar tek bir gerçeğe işaret ediyor: Sistem ders çıkarmıyor. İşe yaramayan uygulamalar süreçte elenip düzeltilmiyor; bunun yerine her seferinde yeni sistemler getiriliyor. Değişiklik çözüm sanılıyor. Oysa sorun içerikte değil, yöntemde.

Eğitim masa başında değil, sınıfta yaşanır. Müfredat öğretmez; öğretmen öğretir. Öğretmeni kararın dışına iten her plan, ne kadar iyi niyetli olursa olsun eksik kalır.

Sonuç basit ama nettir:
Eğitim öğretmensiz planlanamaz.

Öğretmenin aklı karar süreçlerine girmedikçe, her müfredat er ya da geç yeniden değiştirilmek zorunda kalır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI