HALKWEBPolitikaCHP’nin Kaybolan Yol Haritası

CHP’nin Kaybolan Yol Haritası

Özel’in siyaseti gündemde kalmaya ve sert çıkışlar yapmaya odaklı. Kameralara oynayan hamleler araç olabilir; ama partiyi ayakta tutacak omurga olamaz.

Türkiye siyasetinde bazı dönemeçler vardır; partilerin kaderini belirler. CHP için bu dönemeçlerden biri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı döneminde başlattığı kapsayıcı demokratikleşme hamlesiydi.

Bu vizyon, Türkiye’nin görmezden gelinen toplumsal fay hatlarına dokundu. Kronik sorunlara cesur ve barışçı çözümler önerdi. Bugün ise CHP yönetimi, bu mirası ne ideolojik ne de stratejik olarak sürdürebiliyor. Özgür Özel’in izlediği siyaset tarzı, partiyi geniş toplum kesimleriyle buluşturmak yerine sınırlıyor, küçültüyor ve köşeye sıkıştırıyor.
Gerçekçi olmak gerekirse: Bu rota CHP’yi birinci parti yapmaz; baraj mücadelesine sürükler.

Atatürkçülük ve Toplumsal Bütünlük

CHP içinde kendini Atatürkçülük adına konumlandıran bir kesim var. Ancak bu yaklaşım, Atatürk’ün kapsayıcı ve rasyonel siyaset anlayışından uzaklaşıyor.

“Biz Atatürk’ün askerleriyiz” söylemi bir bağlılık ifadesi olabilir. Ama Atatürk’ün siyaseti militarizm değil; toplumu birleştiren, yurttaşlığı esas alan bir anlayışa dayanır.
Maalesef bugün bazı çevreler, Atatürkçülüğü etnik kimlikleri dışlayan, Alevi ve Kürtleri potansiyel tehdit gibi gören ve toplumu “biz ve onlar” diye ayıran bir duvara dönüştürdü.
Matematik basit: Aleviler olmadan CHP birinci parti olamaz. Kürt seçmen olmadan iktidar ortağı bile olamaz. Bu bir ideoloji değil; çıplak gerçektir.

Kılıçdaroğlu’nun Demokratikleşme Vizyonu

Kılıçdaroğlu’nun liderliği kusursuz değildi. Ama son 30 yılın en kapsayıcı demokratik toplum projesini başlattığı su götürmez bir gerçek.
Kürt meselesinde demokratik çözümü siyasal merkeze taşıdı.
Alevi toplumuna eşit yurttaşlık perspektifi sundu.
Merkez sağdan sosyal demokratlara kadar geniş bir seçmen havuzunu CHP çatısı altında topladı.
Kutuplaşmayı azaltan, sakin ama etkili bir yumuşak güç siyaseti kurdu.

Bugün Özgür Özel’in bu mirası geri plana itmesi, CHP’yi hem toplumsal hem siyasal anlamda zayıflatıyor. Ortada strateji yok; vizyon yok. Sadece günün rüzgârına göre konuşan bir muhalefet profili var.

Özgür Özel’in Siyaseti- PR Var, Politika Yok

Özel’in siyaseti gündemde kalmaya ve sert çıkışlar yapmaya odaklı. Kameralara oynayan hamleler araç olabilir; ama partiyi ayakta tutacak omurga olamaz.

Bugün CHP’nin;
Toplumsal barışa dair politikası yok,
Kürt ve Alevi sorunlarına yönelik çözüm önerisi yok,
Ekonomi ve demokrasi arasında yapısal bir bağ kuran vizyonu yok,
Uzun vadeli büyüme stratejisi yok.

Bir parti, özellikle CHP gibi tarihi bir parti, hikâyesi ve vizyonu ile büyür. Bugün CHP’nin ne bir hikâyesi var, ne aklı, ne yönü. Yönsüz kalan partiler ise en iyi ihtimalle yerinde sayar; en kötü ihtimalle baraj riskiyle karşılaşır.

İmralı Kararı ve Demokratikleşme Perspektifi

Özel’in İmralı komisyonuna CHP’den temsilci göndermeme kararı, demokratikleşme vizyonu sunmadığı için Kürt seçmende güven kaybı yarattı. CHP, sadece tepki veren, çözüm üretmeyen bir aktör gibi göründü.

Karar, kamuoyuna dönük bir “sert duruş” ve PR hamlesi olarak öne çıktı. Ama çözüm üretmekten uzak kaldı. CHP, böylesi kritik süreçlerde her aşamada yer almalı, konuşmalara tanıklık etmeli ve ülke adına en sağlıklı kararı üretecek kapasiteyi göstermeliydi.

CHP Ya Kılıçdaroğlu’nun Mirasına Döner Ya Silikleşir

CHP’nin yeniden birinci parti olabilmesi üç şeye bağlı:

  • Kılıçdaroğlu’nun kapsayıcı demokratikleşme çizgisine geri dönmek,
    Alevi ve Kürt seçmenle eşitlikçi ve cesur bir bağ kurmak,
    PR değil, gerçek politika üretmek.

Atatürkçülük, ancak Atatürk’ün yurttaşlık anlayışını ve kapsayıcı vizyonunu hatırladığında anlam kazanır. CHP’nin büyümesi ve iktidar umudu, Kılıçdaroğlu’nun açtığı tarihsel kapıya geri dönmesiyle mümkündür. Aksi hâlde, bırakın birinci parti olmayı, barajı geçmek bile riskli bir ihtimal hâline gelir.

Konuk Yazar: İdil Özkan

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR