Liderlik belirsiz bir süreçte bile belirli bir duruş sergilemek ile başlar. Umutsuzluğun yayıldığı sokaklarda umudu aşılayacak ve umudu yarına taşıyacak olan bilgelik ve öncülüktür.
Liderlik eleştirdiğin değil yaptıklarının örnek olduğu bir yaşam felsefesidir.
Çocukluğumuzda okuduğumuz kitaplarda ne anlatılırdı? Cephede bile kitap okuyan, yarının ülkesini hayal eden, devrimleri hayal eden düşünen bir liderdi.
Liderlik farklılık arz eder, sesi milyonlarda yankılanır. Adımı binlerce adıma izdüşüm olur.
Liderlik konuştuklarıyla tabanında, partisinde, kitlesinde heyecan yaratır.
Tarih boyu sol belki de ilk kez lidersiz giriyor 2026’ya. Kenarda sessiz duran eski bir başkan. “Partiye zarar vermeme amacındayım” beyanı. Oysa parti suçun aparatı olmuş. Her gün artarak kirleniyor. Konuşsa temizlik daha çabuk olacak. Başta suçu aklamaya çalışan her türlü hile, yalan ve mubah ile hareket eden liderimsi görünmeye çalışan bir şahıs.
Liderlik sıradan insanlarda oluşan olgu değildir.
Doğuştandır sesiyle, anlatımıyla, etkisiyle; toplum üzerinde yarattığı etkisiyle. Liderlik kandan gelir, sokakta belirir, yazıda doğar ve kucaklaştığı yankıda oluşur.
Sol’da liderlik elbet çıkacaktır. Zaman kendi içinden doğurur sancısının mutluluğunu. Zaman kendi içinde kavurur kattıklarını.
Bir süreçtir solun ve sosyal demokratların liderine kavuşması, hizipçilikten arınarak, hile ve tuzaktan uzaklaşarak, haktan ve halktan yana durarak oluşacaktır.
Suçu meşrulaştırmayı bırakarak. Altı okta halkı kucaklayarak yaşayacak liderlik, liderlik su gibi berrak olmayacak ama doğruya doğru yanlışa yanlış diyecek cesaretle pekişecek.
Lidersiz sol başsız, sol lidersiz ve sol Atatürksüz öksüz kalmıştır.
2026 yeni bir doğum sancısıdır. Dağıtılan sol anlayışın rahminde.
