Rahmetli anneannemin okuma yazması sınırlıydı.
İnterneti, cep telefonunu bilmezdi.
Günlük haberleri “ajans” dediği televizyondan alırdı.
Akşam haberleri, onun dünyayla kurduğu tek bağdı.
Bugün “herkesin cebinde internet var” deniyor.
Ama gerçek bu kadar basit değil.
Türkiye’de okuma yazma bilmeyenlerin oranı yaklaşık %2–3. İnternet kullananların oranı %90’lar seviyesinde; yani yaklaşık %9’luk bir kesim hala internet kullanmıyor. Üstelik cep telefonu ya da internet paketi sahibi olmak da her zaman erişim anlamına gelmiyor. Resmi kayıtlarda erişim var görünse de, birçok kırsal ve dağlık bölgede insanlar fiilen ne internete girebiliyor ne de sağlıklı bir telefon bağlantısı kurabiliyor.
Bu nedenle bilgiye ulaşmanın hala en temel yolu, geniş bir kesim için televizyondur.
Özellikle de devlet televizyonu.
Bilgi zamanında ulaşmadığında, bedeli çoğu zaman sağlığın ya da hayatın kaybedilmesi oluyor.
Bunu sahada çok net görüyoruz.
Ben cilt kanserlerini tedavi ediyorum. Erken evrede yakalandığında birçok cilt kanserinde kür oranları çok yüksektir. Ancak ileri evrede başvuran hastaların önemli bir kısmı kırsal bölgelerden geliyor. Çünkü yarayı çoğu zaman basit bir deri hastalığı sanıyorlar. Ne zaman hekime başvurulması gerektiğini bilmiyorlar. Hastaneye geldiklerinde ise hastalık çoğu zaman vücuda yayılmış oluyor ve tedavi seçenekleri ciddi biçimde azalıyor.
Tam da bu yüzden TRT’nin sorumluluğu sıradan bir yayıncılık sorumluluğu değildir.
TRT bir devlet televizyonudur; kamusal kaynakla yayın yapar ve kamusal bir görev taşır. Görevi yalnızca resmi açıklamaları aktarmak değil, yurttaşın olup biteni anlayabileceği bilgiyi sunmaktır.
Bu görev aynı zamanda sağlık ve temel yurttaşlık konularında bir eğitim sorumluluğunu da içerir. Ne zaman doktora başvurulması gerektiği, hangi belirtilerin riskli olduğu, afet anında nasıl davranılacağı, hak arama yollarının neler olduğu gibi temel bilgiler kamusal yayıncılığın asli konularıdır. Bunlar tali değil, doğrudan kamu yararıdır.
Kamusal yayıncılık, söylenenin değil, anlaşılanın peşinde olmayı gerektirir.
Soruların gerçekten sorulmasını, eksik kalan noktaların tamamlanmasını, farklı görüşlerin duyulmasını içerir. Çünkü TRT’nin izleyicisi yalnızca tercih edenlerden değil; çoğu zaman başka seçeneği olmayanlardan oluşur.
Dünyada bunun örnekleri vardır. İngiltere’de BBC, kamusal kaynakla finanse edilir; ancak yayıncılığı siyasal iktidardan bağımsızlık ve tarafsızlık ilkelerine dayanır. Hükümeti rahatlatmak için değil, kamuoyunu bilgilendirmek ve eğitmek için vardır.
Bilgiye erişemeyen toplum ne kaybeder?
Sağlıklı karar verme yetisini kaybeder.
Hak arama refleksi zayıflar.
Bilgi yerini söylentiye, merak yerini umursamazlığa bırakır.
Kamusal yayıncılığın asıl sorumluluğu tam da burada başlar.
